Yakalamak istediğimiz her şey başkaldırıyor bize; her şeyin, yenmek zorunda olduğumuz, düşmanca bir iradesi var. Halkların hayatında, tarih, bize savaşlardan ve ayaklanmalardan başka bir şey göstermiyor. Barış yılları rastgele gerçekleşmiş, kısa sessizlikler ve araları gibi görünüyor. Nitekim, insan hayatının, yoksulluk ve cansıkıntısı gibi soyut felaketlere karşı açılan bir savaş olmakla kalmayıp, aynı zamanda öteki insanlara karşı açılan bir savaş olduğu da anlaşılıyor. Her yerde bir düşman çıkıyor karşımıza; hayat, silah başında öldüğümüz sürekli bir savaştan başka bir şey değil.