Gazi, unutulmaz nutuklarının sonuncusuyla kutlamalara imzasını attı. Konuşması kısaydı. Birkaç kelime içinde, Türkiye’nin yalnızca en gelişmiş ve uygar ülkelerin düzeyine gelmekle yetinmeyeceğine, hedef birliğine sahip olduğu ve pozitif bilimleri kendine rehber kabul ettiğinden, onları aşıp geçeceğine olan inancını ifade etti. Konuşma “Ne mutlu
Sayfa 560Kitabı okudu
Firkat Tohumu Ekti, Gitti!..
~~~ Bu aşkın beni götüreceği yol neresi, bilmiyorum. Nedir benimle bu denli oynaması, eğlenmesi bu derdin? İlkin bir nazlı dilber yüzünde gösterdi bana kendini ki aldı aklımı başımdan. Sonra öyle bir firkat tohumu ekti ki bağrıma, su serpseler su yanar. Sonra bir iştiyak halesi ciğerimi boydan boya yaktı ki ben avunacak bir şeyler arar oldum her mekânda. ~~~
Reklam
"İnsan affedince her şeyi unutur. Ama sadece unutursa çoğu zaman sonradan o şeyler tekrar su yüzüne çıkar."
- Öyle değil Vanya. Anlayıp anlamamak meselesi değil. Baba sevgisinin kıskanç olduğunu bilmez misin? Babam Alyoşa ile aramızda olup bitenin onun haberi olmadan, kaş göz arasında geçivermesine kızıyor. Böyle bir macerayı aklından bile geçirmiyordu. Alyoşa ile aşkımızın acıklı sonunun, evden kaçmanın doğrudan doğruya "alçakça ikiyüzlülüğümden" kaynaklandığına inanıyor. Başlangıçta aşkımı ona açmadım; tam tersine onu sır olarak sakladım. İşte babamı en çok bu üzüyor. Emin ol Vanya ona evden kaçmamdan, kendimi sevgilime vermemden çok samimiyetsizliğim dokundu. Bugün bana kollarını açacağını düşünsem bile kırgınlığı tam olarak silinmeyecek. Yarın öbür gün sitemler, anlaşmazlıklar başlayacak. Zaten senin dediğin gibi kayıtsız şartsız affetmeyeceğini de biliyorum. Ona her şeyi olduğu gibi söylesem; onu nasıl kırdığımı, anladığımı itiraf etsem; bugünkü mutluluğumun bana nelere mal olduğunu ve çektiğim acılara nasıl katlandığımı anlatmaya çalışsam... Buna rağmen beni anlamak için çaba göstermediğini görürsem çok üzüleceğim. Daha sonra benden karşılık olarak yapamayacağım şeyler isteyecek. Alyoşa'ya, yaşadığımız şeylere beddua etmemi, sevgimi lanetlememi, şu son altı ayı hayatımdan silmeyi istemeyecek Vanya! Ama ben ne kimseye beddua edebilirim, ne de pişmanlık duyarım. Ne yapalım, olan oldu. Hayır, Vanya, dediklerin şimdi olamaz. Henüz vakit gelmedi.
Anlamını yitiren bir şeyler mi var şimdilerde yazdığım şiirlere yabancıyım, sokaklara yabancıyım taşı delemiyor bir çığlık ve apansız bir su oluyorum ipince, kendime sızıyorum dünya yetmiyor bazen, bırakıp gidebilir miyim
Sayfa 25 - Everest YayınlarıKitabı okudu
"Sanki olmasını istediğim şeyler çok yavaş oluyor ve olurken de onları düşündüğüm ve beklediğim gibi olmuyorlar; hepsi sanki beni öfkelendirmek için ağır ağır geliyorlar ve sonra birden bir bakıyorsun, hemen geçip gitmişler bile. Gelip geçen şu arabalar gibi."
Reklam
Her sabah 24 altın kıymetinde hesaba yatırılan günlük sermayemizden kendimize ayıracak neredeyse kuruş kalmıyor. Fakat biteviye harcıyoruz bu sermayeyi; yarın bir şeyler daha iyi olacak diye... Yarın kesin gelecek ya hani, bugünü bozdurup bozdurup yiyor şu anı har vurup harman savuruyoruz. Durup düşünmeye, içe dönmeye," Ben ne yapıyorum, ben ne yapmalıyım?" diye sormaya vakit bile kalmıyor. Bu "normal"liğin ne kadar "anormal" olduğunu, tüm yaşamımızın üzerinde oturduğu bu zeminin ne kadar "yalan" olduğunu çoğu zaman fark edemiyoruz.
Sayfa 41 - TutikitapKitabı okuyor
İyi geceler
Şöyle bir durum var. Ne kadar erken anlarsanız geleceğiniz o kadar rahat geçecek. Tabii ki sancılı günlerden sonra. Ama o sancıya da ‘iyi ki’ diyeceksiniz. Mevzu şu: İkili ilişkiler, gerek arkadaşlık gerek sevgililik olsun, ikili çabaya bakar. Sen istediğin kadar tut o umudu uçurum kenarında. Karşı tarafın parmağının ucuna bakar bazı şeyler ve an gelir o yuvarlanışı izler durursun. Sen bitirmek istemesen de karşındaki bunu istiyorsa yapabileceğin en sağlıklı şey uymak. Senin için rahatsa, gerisi önemli değil. Bırak sonra kopuyorsa kopsun kıyamet. Savaş alanı dağıldığında seni bahar bekleyecek. Er ya da geç anlayacaksın.
Silik biriyim ben. Sesim zaten pek çıkmaz. Hani bazen çok uzun sure sustuktan sonra biri bir şey sorunca cevap verirken, ses tonumuzu ayarlayamayız, sesimiz osuruk gibi çıkar ya, işte ben o ses tonunda konuşurum. Anlattıklarım çok da matah şeyler değildir ama anlatmak isterim. Tam anlatmaya başlayıp “iyi gidiyorsun oğlum, hadi şu son cümleyi de bağlarsan, aklını alacaksın onun” diye düşünürken, karşımdaki “abi biraz yüksek sesle konuş, ne diyorsun anlamıyorum” der. Or.spu çocuğu nasıl da büyük bir rahatlıkla söyler bunu.
Sayfa 37 - SıfatsızKitabı okuyor
Ama geçen zaman ne verdi bana? Şu güne kadar, hiç bir şey başaramadım. Nihayet, ciddi olarak oturup çalışmaya karar verdim. Şunu itiraf etmeliyim ki, hiç bir şey başaramadım demek pek doğru olmaz. Zira öyle şeyler yaşadım ve kafamda öylesine çok şeyler çerçevelenmiş olmasına rağmen; siyah beyaz olarak bu güne kadar ortaya çıkardığım çok az. Siyah ve beyaz olarak yazılmış şeyler ise ancak bir değer kazanıp para kazandırır insana.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.