yazmayı seviyordum, kendimi anlatmayı, deşmeyi, yaralamayı sözcüklerle... sevmek, bir insanı sevmek değildi, beni dinleyen, bana katılan, benim dünyamda yer alan birini sevmekti. benim yarattığım birini...
Sakin bir ses tonuyla "Enver Paşa, mason değildi. Evet, suçluydu, davasının suçlusuydu. Suçu her şeyden çok vatanım ve milletini sevmekti. Onun suçu buydu. insanın iki büyük mahkemesi vardır, biri vicdanıdır diğeri tarih. Biliyoruz ki, Enver Paşa, yastığa başını koyduğu an uyuyabilen vicdanı rahat bir adamdı. Tarih nezdinde anlatamadığı davasının mahkûmu olarak yargılanmaktadır. Bu birazda tarihçilerin suçudur, özellikle sizin gibilerin anlamasını beklemek ise bizim suçumuz; dedikten sonra ekledi.
"Şehid-i Alâ Gaz-i Namdar Enver Paşa'ya rahmet olsun!"
-SON-
Sıze güvendik ve aşık olduk, tek şuçumuz sevmektı.
Özür dileriz. Sevilmeyi hak etmeyen insanları sevdiğimiz içın özür dileriz.
Bu işin finali de nereye bağlanıyor biliyor musunuz? Canın sağolsun"a...
Canın sağolsun da, canımı yaka yaka bir hal oldunuz...