Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

elif sude

elif sude
@sudellif
︎ ︎
öğrenci
istanbul
21 okur puanı
Mayıs 2022 tarihinde katıldı
Kitaplar işe yaramıyor. İnsanın yanında olacak birine ihtiyacı var. inlemeyi andıran bir sesle devam etti: “İnsan yanında biri olmazsa delirir. Kim olduğu önemli değildir, yeter ki yanında olsun."
Reklam
İnsanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur. Zaten bu ikisi pek birlikte olmuyor gibi.
Öz bakım asla bencilce bir şey değildir. Başkalarına sunmak üzere sahip olduğunuz tek armağana karşı sorumluluğunuzdur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
seyh sait gibi gerici yobazlar bu topraklarda ülke kurabilseydi dağ farelerinin afganistandaki kadınlardan bir farkı kalmayacaktı. bunlara medeniyeti özgürlüğü gösteren, hak veren Atatürktür. Bunların yatıp kalkıp Atatürke minnet etmesi gerekirken kadın yürüyüşlerinde Atatürkten sabiha gökçenden rahatsız oluyor heval. kadın yürüyüşlerini neden diyarbakır mardinde şırnakta yapmıyorsun ne işin var kadıköy beşiktaşta aq bölücüleri sizi.
İnsanın güç istencinin, uygun fırsatlar doğduğu anda nasıl da zincirlerinden kurtularak avına vahşice saldırabilen dişleri kanlı bir hayvana dönüşebildiği hakikatine de yakından bakmak gerekir.
Sayfa 12
Reklam
Kendinize hayatı zehir edercesine muazzam bir dikkatle yaşıyor değilseniz, başarısız olmadan yaşamak mümkün değildir. Zaten öyle bir yaşam süren de baştan kaybetmiş sayılır.
Konfor ALANI
Konfor alanında kalmak sabit kalmaktır. Hep aynı şeyleri yapmaya devam ederseniz, yaşamınızdaki anlamlı değişim olasılığını ortadan kaldırırsınız.
Hayır diyemediğiniz insanlara karşı içinizde zamanla öfke oluşur.
Özgürlük bir kurtuluş değildir. Bir mahkum hapishaneyi arkasında bırakabilir ama mahkumiyeti asla.
Reklam
Ölmek önemli değil, yaşamamak korkunç
Mustafa Kemal, milletin gerçek düşmanının, sadece yabancılar olmadığını artık anlıyordu. Türklerin, bütün saldırganlıklarına rağmen yabancılardan öğrenecekleri bir şeyler vardı. Gerçek düşman kendi aralarındaydı: Onları, başka milletlerin yürüdüğü ışıklı yoldan alıkoyan, gelişmeleri önleyen, baskı altında tutan softalık ve yobazlık, Mustafa Kemal’in görüşüne göre Osmanlı İmparatorluğu, Müslüman olmayanların cennetin bütün nimetlerinden yararlandıkları, Müslümanların ise cehennem azabı çekmeye zorlandıkları bir yerdi.
Yine de yeni yetişen bazı gençler, Müslümanlıktan din olarak değil de,siyasal bir güç olarak uzaklaşmaya başlamışlardı. Onun yerine dine kıyasla ırka öncelik tanıyan ,Türkleri ilk olarak Türk diye niteleyen yeni bir milliyetçilik kavramı doğmaktaydı. Bu zamana kadar Türk adı ,Türkler arasında bile ancak Anadolu köylüsünün en aşağı tabakası için kullanılabilecek küçültücü bir sözdü. Yıllar sonra, Mustafa Kemal’in bir vecize olarak ortaya attığı bir yurtseverlik sözünde Bile bilinçli bir kinaye vardı: “Ne mutlu Türk’üm diyene!” Ama artık Türk adı yeni ve daha soylu bir anlam kazanmaktaydı. Taze kökler arayan Jön Türkler, ırklarının Orta Asya steplerindeki geçmişine uzanmaya başlamışlardı. Burada Türkler, Osmanlı ve Müslüman olmadan önce, yalnızca Türk olarak yaşamışlardı. Yeni bir geleceğin kurulması için gerekli olan ortak sosyal ve kültürel kökler herhalde burada bulunabilirdi.
Atatürk, çevresindeki hayatı zenginleştiren bir insandı. Kadınların kendisini beğenmelerinden hoşlanır ve buna açıkça karşılık verirdi. Ölümünü izleyen ruhsal çöküntü döneminde, yerine daha gelenekçi bir insan olan İnönü geçtiği vakit, Atatürk’ün hayranlarından bir kadın, “Türkiye, sevgilisini kaybetti,” demişti. “Şimdi artık uslu uslu kocasıyla oturması gerekecek.” Bu, Türklerin çoğunun paylaştığı bir duyguydu.
Sayfa 14 - Altın kitaplarKitabı okuyor
Sıklıkla alışkanlıklarımız konusunda ya hep ya hiç döngüsüne düşeriz. Sorun tökezlemek değildir; sorun, bir şeyi kusursuz yapamayacaksanız hiç yapmamanız gerektiğini düşünmektir.
Sayfa 216
80 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.