Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bazen öyle kalpsiz muamelelere maruz kalıyor ki insan; hakkını aramak, derdini anlatmak, hatta öfkelenmek bile istemiyor. Üzülüyor yalnızca. Bir insan bir insana bunu niçin yapar, merak ediyor. Milenko Yergoviç'in Saraybosna Marlborosu'nu hatırlayın: "İnsanın kalbi, yalnızca doğru yere hafifçe vurduğunuzda yumuşarmış." Bazen bu
Hiç kimseyle böyle bir ilişkiye girmek istemediğim sonucunu çıkardım. Aşık olmak, duygusal ilişkiler, evlilik ya da bunun gibi şeyler. Daha çok gencim, önümde yapacağım bir sürü şey var.
Reklam
Etrafım sevmediğim bir sürü insan ile çevrili ve onlarla siyasi bir alış veriş ilişkisi kurmak mecburiyetindeyim.. büyümek bu mu?
"Güneş bile yok sayılır burada; ne doğan ne batan güneş. Çevrende güneşi alınmış bir sürü Nuri. Bozkır mı? Bozkır bütün Nurilerin içinde. Yoksa, yoksa sen de mi Nurileşiyorsun? "
İş yerlerinde birbirleriyle ilişki kuran bir sürü insan var ama işine son verilenler, suçlananlar, hakaret görenler, damgalananlar hep kadınlar oluyor...
Bir sürü kitap okudu ama içindeki huzursuzluk azalmak yerine daha da büyüdü.
Reklam
Cut
Etrafıma baktığımda birbirlerinin hayattaki duruşuna ve çabasını hiç saygı göstermeyen, anlamayan çok fazla çift görüyorum. Bir sürü ziyan olmuş kadın ve erkek...
Bazen susmak, söylenen bir sürü sözden çok daha fazlasını ifade eder. Montesquieu
Aynen Öyle
"İnsanların hayat içindeki kısmetlerinin dağılımındaki korkunç, ama sadece görünürdeki adaletsizliği de ancak bu açıklayabilir. Sizin modern felsefecileriniz, görünürde masum ve iyi kalpli olan ve kaderin terk ettiği bir sürü insanın bütün hayatı boyunca acı çekmek için doğmasına, insanların büyük şehirlerin varoşlarında bütün ömrü boyunca açlık çektiği bir yoksulluk içinde doğmasına, bunlar sefalet içinde doğarken diğerlerinin gözlerini saraylarda açmasına, soylu doğum ve zenginliğin adeta her zaman insanların en kötüsüne, yalnızca arada bir iyilerine verilmesine, iç benlikleri en soylu ve en yüce insanlara eşit olan sayısız dilencinin var olmasına iyi bir neden buldukları zaman, bu ve bunun gibi birçok şeye sizin felsefecileriniz ve tanrıbilimcileriniz tarafından bir açıklama getirildiği vakit, reenkarnasyon teorisini reddetme hakkına sahip olursunuz."
Üstinsan daha soğuktur, daha az tereddüt eder ve "fikirlerden" korkmaz; saygı ve "saygınlık" erdemlerine, ayrıca "sürü erdemi olan" hiçbir şeye sahip değildir. Önder olamıyorsa tek başına ilerler... İletişim kurulamayan biri olduğunu bilir. Sıradan olmak onun için tatsız bir şeydir... Kendisiyle konuşmadığı zamanlarda bir maske takar. İçinde, yüceltmek ya da suçlamak mümkün olmayan bir yalnızlık taşır.
Reklam
Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş... Seslerde: ''Vatan tehlikedeymiş... Batıyormuş!'' Lakin, hani, milyonları örten şu yığından, Tek kol da ''Yapışsam...'' demiyor bir tarafından! Sahipsiz olan memleketin batması haktır; Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır. Feryadı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar... Uğraş ki: Telafi edecek bunca zarar var. Feryad ile kurtulması me'mül ise haykır! Yok yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır! ''İş bitti... sebatin sonu yoktur!'' deme, yılma. Ey millet-i merhume, sakın ye'se kapılma.
Geçmiş tuhaf şey. Hep yanınızda taşıyorsunuz. Bana öyle geliyor ki on, yirmi yıl önce olmuş şeyleri düşünmeden geçirdiğiniz bir saat bile yoktur; ama yinede çoğu zaman geçmişin, bir tarih kitabındaki bir sürü bilgi gibi, öğrendiğimiz bir olgular kümesinden ibaret kalması dışında bir gerçekliği olmuyor. Derken rasgele bir görüntü, ses veya koku ama özelliklede koku sizi bir anda alıp götürüyor ve o zamanda geçmişi hatırlamakla kalmıyor, içine giriyorsunuz.
İdman yaparken bir türlü kafamı toparlayamıyordum. Orospunun tam anlamını çıkaramıyordum. Kötü bir şey olduğu “muhakkak, kötü kadın! yani bir sürü erkekle gezip tozan, onlarla yatıp kalkan… Peki onunla bu işi yapan erkekler için de var mıydı bir kelime.. olması gerekti aksi haksızlıkta. Fakat bulamadım öyle erkeklere verilen kötü ismi.
Sayfa 33
Ayrıca kibirli, cahil ve umursamaz, hiç kafalarını çalıştırma zahmetine katlanmayan bir sürü aptal insan var
İki bin yıl boyunca İtalyanlar Pizzayı domatessiz pişirmişler. Peru-Amerika-Avrupa üzerinden bize geldiğinde domatese Frenk badıcanı demişiz. Avrupalılar aşk elması demişler buna ve insanı romantikleştirdiğine inanırlarmış. Falan filan işte...on binlerce yıldır Avrasya kıtası domatessiz nasıl yaşamış? Bir sürü kral, padişah bile domates yemeden ölmüş.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.