Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

y

tek bir yerde uzun süre takılırsan yüzün açığa çıkar. bundan dolayı da durmadan yer değiştirirsin.
Reklam
gerçek, kum saatindeki kumlar gibi, onun ince parmakları arasından kayıp gidiyor. zaman, ondan taraf değil.
onun şimdi yapmaya çalıştığı şey, gözleriyle gördüğü ve duyularıyla hissettiği şeyleri, biraz da olsa düzgün, anlaşılır cümlelere dönüştürebilmek.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
bir kere öksüz kalan biri, ölene dek öksüz kalmış demektir. sık sık aynı rüyayı görüyorum: yedi yaşındayım ve yine öksüzüm. yapayalnızım ve güvenebileceğim tek bir yetişkin yok çevremde. akşam vakti, etraf gitgide kararıyor. gece olmak üzere. hep aynı rüya. rüyamda, hep yedi yaşına dönüyorum.
tüm algılarını ve bilincini kapatarak, mantığını dondurarak zamanın akışını biraz da olsa durdurmak. yapmaya çalıştığı şey bu işte. ben denen varlığı, mümkün olduğunca manzara içinde eritip ona katmak. her şeyi nötr, hareketsiz bir yaşam gibi göstermek.
Reklam
ne var ki, kısacık bir süre görüşmemize ve çok az konuşmamıza karşın, şimdi her nedense o kız benim içimde yaşamaya devam ediyor gibi bir hisse kapılıyorum. sanki benim bir parçam haline gelmiş gibi.
kendi dar dünyamda tökezleyip duruyorum işte.
ancak bir insan için normal olan mesafenin bir diğeri için fazla uzak kaldığı durumlar da vardır.
bedeni ağırlığını yitirip boş bir oyuğa dönüşmekte. o ana dek onu oluşturan organları, duyuları, kasları, hafızası, bir el tarafından ustaca çekilip alınıyor ondan. bunun sonucunda, bir hiç olacağını, yalnızca dışarıdaki şeylerin geçmesi için uygun bir kanal gibi bir şey halini alacağını biliyor. tüylerini diken diken eden müthiş bir yalnızlık duygusu çörekleniyor içine.
bedeni terk ederek cisimsiz, kavramsal bir görüş açısı olmak yeterli. böyle yapınca her duvardan geçmek mümkün. ne kadar derin olsa da her uçurumun üzerinden atlanabilir. bunu yaptığımızda gerçekten de, basit bir tek nokta olur ve iki dünyayı ayıran televizyon ekranından geçeriz.
Reklam
genlerimle ilgili endişe duymaya başlıyorum.
"...giderek kendimden o kadar da emin olmamaya başladım. en basit haliyle şu noktaya gelmiştim: gerçekte iki dünyayı birbirinden ayıran duvar diye bir şey yoktu. eğer varsa da, derme çatma, kartonpiyerden bir duvardı bu. şöyle bir yaslansan diğer tarafa devrilecekti belki de. ya da diğer taraf içimize gizlice sızmıştı da biz fark etmemiştik. bunları cümlelere dökmek çok güç."
herkesin kendine göre bir savaş alanı vardır
"acaba neden hepimiz ayrı ayrı yaşamlar sürüyoruz? demek istediğim, sözgelimi sizin durumunuzda, aynı ebeveynlerden doğmuş, aynı evde büyümüşsünüz, ikiniz de kız çocuğusunuz, buna rağmen neden bu kadar farklı karakterlere sahipsiniz acaba? yol ayrımı nerede başlıyor? biriniz el kadar bikinisiyle havuz başında seksi bir şekilde uzanırken, diğeriniz okulda beden eğitimi dersinde giyilenlere benzeyen bir mayoyla suyun içinde bir yunus gibi yüzüyor..."
bir şeyleri anımsamaya çalışıyor. hatırlaması zaman alıyor. yaptığı her iş zaman alan birisi.
147 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.