Romanımız minik bir otelde kalan ufak bir topluluğun içerisinden , evli ve çocuklu bir kadının henüz yeni tanışmış olduğu bir fransızla kaçması ve insanların bu olay üzerine birbirleri ile görüş ayrılığına düşmesiyle başlıyor.Hikayeyi aktaran karakterimizin, olaya bakış açısından etkilenen Bayan C isimli otel misafirlerinden biri , hayatından geçmiş olan ve unutamadığı o 24 saati karakterimize anlatmaya karar veriyor ve başlıyor içini dökmeye. Anlattığı hikayeden benim çıkarımım : İnsanlara ne kadar yardımcı olmak istesek de ve onlara sevgiyle muamele edip içtenlikle davransak da Onları asla değiştiremeyeceğimizdir (Yani bu olasılık var olsa da düşüktür.)
Bizim vaktimiziden ,emeğimizden ve sevgimizden faydalanıp bize değersizlik duygusunu tattırdıkları gerçeğini bir kez daha hatırlamış oldum.
Roman boolca tasvirler içermesine rağmen benim için akıcı geçti. Zaten sadece 112 sayfadan oluşan kısa bir roman.Fakat daha uzun olsaydı yine de okumazdım hikaye kısa olduğu için tasvirler katlanılabilir düzeydeydi benim için.
“ Ve bir kez daha ,ruh, fikir ya da duygu diye adlandırdığımız şeylerin aslında ne kadar zayıf, zavallı ve acı veren şeyler olduğunu hissediyorum korkuyla. “
"Halbuki: İslâm Medeniyeti'nde en büyük değer iyiliktir, erdemdir, yani fazilettir, hayırdır. Farabi'nin de Medinetü'l Fazıla'sında dediği gibi. İslâm Sitesi, fazilet esasına dayanan sitedir. İslâm şehri, ki toplumun temelidir, evet o şehir, ancak ve ancak fazilet esasına dayanırsa yaşar inancı vardır. Yani devlet-i edeb-müddet fikri ki bu fikir Osmanlılara, Selçuklulardan, Selçuklulara Abbasilerden geçmiştir, islâmın temel fikridir. Devlet, erdeme (fazilete) dayanır fikri."