Talât Paşa ve Sonu
Birinci Dünya Savaşı yıllarında Sultan Hamit, Beylerbeyi Sarayı’nda koruma altında bulundurulduğu sıralarda, Enver Paşa birkaç defa ziyaretine gittiği halde Talat Paşa buna gerek görmemiş ve tahttan indirilmiş hükümdarın yakınına bile uğramamıştı. Fakat Abdülhamit’in hastalandığını ve hastalığının ağırlaştığını haber aldığı zaman telaşa düşmüş ve yanındakilere: “Ben Abdülhamit’in dostu değilim, fakat şunu da açıkça söylemeliyim ki o, Avrupa siyasetinde büyük bir deneyim sahibiydi, hatta bazı hükümdarlarla, diplomatlar üzerinde önemli etkileri de vardı, yazık, bir gün bizim işimize yarayabilirdi” demişti.
Sayfa 173 - ParolaKitabı okudu
Talât Paşa ve Sonu
Talat Paşa, nasıl bir insan olduğunu özellikle Abdülhamit’in ölümünde göstermişti. O da herkes gibi tahttan düşmüş hükümdarın cenazesinde bulunmuştu. Cenaze denizden Beylerbeyi Sarayı’ndan alınarak Sarayburnu’na ve oradan Topkapı Sarayı’na getirilmişti. Cenaze alayı, hocaların tekbirleriyle kaldırılmış ve Sultan Mahmut Türbesi’ne getirilmişti. Tabutun üstünde kıymetli sırma işlemeli Ayet-i Kerime yazılı yeşil bir atlas örtü vardı. Elmas taşlı bir kuşakla bağlıydı. Cenazenin arkasında saygıyla yürüyen Talat Paşa, Sultan Mahmut Türbesi’nin köşesini dönerken dayanamamış, sağ elini yüzüne kapayarak hıçkıra hıçkıra ağlamıştı.
Sayfa 173 - ParolaKitabı okudu
Reklam
Talât Paşa ve Sonu
Talat Paşa vatanseverdi. Balkan Savaşı’na kadar askerlik yapmamış, fırsatı olmamıştı. Balkan Savaşı’nda orduya gönüllü kaydolunmuş ve er olarak eğitim görmeye başlamıştı. Yeri Edirne’ydi. Çadırlı ordugâhta Mehmetçiklerin içinde yaşamaktan adeta mutlu oluyordu.
Sayfa 175 - ParolaKitabı okudu
Talât Paşa ve Sonu
Vahidettin'in İttihatçılar içinde en çok çekindiği Talat Paşa’ydı. Bu nedenle 27 Eylül 1918 günü Vahdettin bir tören sırasında sadrazama albay rütbesini vermiş ve eskisi gibi padişahın emrindeki kıtalarında fakat bir alay kumandanı olarak resmi elbise giymesini emretmişti. Fakat Talat Paşa tören ve protokolden hiç hoşlanmazdı. Ruhsal olarak demokrat yaratılmış, ikiyüzlülükten, gösterişten uzak bir insandı. Sadrazam olduğu gün de bunu göstermişti. O zamanlar sarayda alışılmış bir uygulama olarak huzura girilecek salonun iki kapısı sadrazama birden açılır, saray hizmetlileri başvezirin ayaklarına kapanırdı. Talat Paşa bunu fazla görmüş ve başmabeyinci olan Lütfi Simavi Bey’le anlaşmıştı. Ona kapının tek kanadı açılacak ve hizmetliler asla ayağına kapanmayacaktı.
Sayfa 175 - ParolaKitabı okudu
Talât Paşa ve Sonu
Talat Paşa sadeliği, alçakgönüllülüğü severdi, resmi günlerde onun bir redingotla yetindiğini görürlerdi. Bu sadelik Sultan Reşat’ın hoşuna gitmezdi, emrindeki bakanların parlak üniformalar içinde şatafatlı elbiseler giymesini isterdi. Talat Paşa’nın bu haline kızıyordu. Enver Paşa’yla haber gönderip hepsinin böyle selamlığa gelmesini arzu ettiğini kesin bir dille bildirmişti. Talat Paşa yanıt olarak; “Osmanlı Devleti’nin bakanları görünüşe ve gösterişe sarf edecek paraya sahip değillerdir.
Sayfa 176 - ParolaKitabı okudu
Talât Paşa ve Sonu
Talat Paşa yurduna, ülkesine ve onun gelecek ve kalkınmasına da son derece bağlıydı. Ateşkes yıllarında kaldığı Berlin’den Teşkilât-ı Mahsusa çalışanlarına ve İttihatçılara yazdığı mektuplarda; “Vaktiyle Enver Paşa’yı kendinize bayrak yapmıştınız, şimdi hepinize düşen görev Mustafa Kemal Paşa’nın arkasından gitmek ve ülkeyi kurtarmaktır” diye öğüt veriyordu.
Sayfa 176 - ParolaKitabı okudu
Reklam
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.