Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

şirvan

Yalnızlığın Labirenti... Benim şu an içinde yaşadığım evin bir çeşit tanımlaması bu. Ben bazan o labirenti bir tabuta çeviriyorum, o kadar.
Sayfa 491Kitabı okudu
Reklam
Öyle eksik etek bir hayat yaşadım ki Ölümüm sürpriz sayılmayacak
Sayfa 487Kitabı okudu
Sevgili çocuk Hem sevgili hem de çocuk olan Ah, bir de büyümeye çalışmasan Anneni sev, çiçeğini kokla Kaplumbağana biraz yeşillik ver Durma benim gibi yağmur altında Sevme benim gibi Ölme benim gibi... Alkol... Evet! Hiç değilse sığınacak bir deliliğim var Bir diyeceğim var ki inan: Doğdukları gibi ölürler Benim gibi yağmur altında dimdik duranlar...
Sayfa 397Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Göreceksen şimdi gör beni Çünkü tabutlar ışık geçirmez
Sayfa 366Kitabı okudu
"...yorulduğumu, kendimi yine kendi bıçaklarımla deştiğimi düşünüyorum. Bir tek düşmanı olmadan da yenilirmiş insan. Ama bundan kaçamam da artık."
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
Yaşamım ölümün elinden kurtarılacak şeylerin bir toplamına dönüştü.
Sayfa 116Kitabı okudu
Bir kez olsun yaşamın toprağına kendi ayaklarımızın üstünde durarak basmayı öğrenmeliyiz; o toprağın zaman zaman kayacağını, tökezleyeceğimizi, ya da bizi bir anafor gibi içine çekeceğini... Buna da ölüm diyorlar. Doğru. Ama ölüm bile yalnızca yaşayanlar için sağlanan bir ayrıcalık.
Sayfa 109Kitabı okudu
İçinde yaşadığımız şu çağ unutmayı çok iyi biliyor -belki de tek niteliği bu. Unutuyoruz ve unuttuğumuz şeylerin yerine hemen bir yenisini koyuyoruz. Yağmurlara ve rüzgarlara açık olmak tek özelliğimiz bizim.
Sayfa 105Kitabı okudu
Peki sen, durup durup denize bakan çocuk, daha ne arıyorsun? Yazılacak her şey senden önce yazıldı, söylenecek her şey söylendi çoktan. Artık her şeyin bir adı var şu dünyada. Ölümün bile bir adı var. Topuklarına, attıkları her adımda kan sızan adamlar geçti bu yollardan. Peki sen çocuk? Dünya hiçbir zaman gökyüzüne yansımayacak, artık hiç değilse bunu biliyorsun. Sesler gitmiş, bir tek yankıları kalmış geride. Bedeni olmayan seslerin çığlığa dönüşmeyi kurduğu yerlerde sen şarkı söylemek için bekliyorsun. Çocuk, yanılıyorsun.
Sayfa 102Kitabı okudu
Uzaktaki bir deniz feneridir çocukluğum Ve artık ışığıyla beni korumaktan yoksun.
Reklam
Bugünü bitirip yarına başlayamam Gözlerim sokakların ardına taşamıyor artık Herkesin güldüğü yerde ben ölüyorum Yüreğimde anlatılmaz bir kırıklık
Hiç söylenmeyecek sandığım sözler Bir bir kayıyor artık dudaklarımdan Hiç ayrılınmayacak sandığım dostlar Gülümsüyorlar şimdi kendi yollarından
Nasıl da alışmışım Doğayı ve bazı insanları Ôzleye özleye Unutmaya. Kaç kuş Kanatlarını örseledi Bu gidiş gelişte? Kaç yağmur Toprağa değmeden kurudu. Kaç çocuk caydı oyunlarından? Kaç şair Unutuldu? Nasıl da alışmışım Kötü bir dizede Koca bir şiiri Yakmaya.
Nerden gelir, nereye gider bu acı Çocukların gözlerinden onu kovmak gerek Ama bu silah sesleri, bu çığlıklar Baştan başa gerçek.
Ama bence ne yap, bilir misin Hızlı yaşama artık, genç ölme Bırak cesedin de yakışıklı filan olmasın Bir kapının önünde, utangaç bir hüzünle Dur ve bekle, inan ki o kapı açılacak Uğul uğul bir kanat sesi dolacak eşiğine Geriye doğru belki koşabilirsin Ama akan su dağlara hiç tırmanmayacak
Sayfa 563Kitabı okudu
1.037 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.