Kitabın adı ve kapağı her ne kadar kişisel gelişim havasını yansıtsa da yazar böyle bir amaçla yola çıkmamış. Bilgi zaten binlerce yıldır evrende, hepimiz için açık, o yüzden size bildiklerinizi anlatmaya, yeni yeni popüler olan yöntemleri sunmaya çalışmayacağım diyor. O zaman kitabın içeriği nedir derseniz; yazarın deneyimlerini, kendi içsel sorgulamalarını paylaşması diyebiliriz.
Baştan sona sohbet tadında ilerliyor. Bence kitabın güzel yanı, hayata dair her daim güncel olan konulara değinmesi. İnsan söz konusu ise aklınıza ne gelir? Anlaşılma, kendini bulma ihtiyacı, başarı, aşk, hastalık, cesaret, zaman ve tabiki insanlık... Bunlar gibi tanıdık konular, kısa kısa başlıklarla ele alınmış. Kimisinde düşüncelerinizin yansımasını hissettiğiniz gibi kimi bölümlerde de farklı bir bakış açısı yakalıyorsunuz. Bu tür kitaplar da kendi adıma önemli olan bu; yeni bakış açıları yakalayıp, ben hiç böyle düşünmemiştim diyebilmek.
Evet sohbet, arkadaşlık hissiyatı var ama elime aldım, bırakamadan bitti de değil. Daha çok yakınınızda tutup, kahve eşliğinde, açıp birkaç bölüm okuyacağınız kitaplardan. İnsan söz konusu ise her zaman güncel olan konular demiştim ya; kitabın ilk baskısı yıllar öncesine ait olmasına rağmen bakın yazar bir bölümde ne demiş: "İnancı, soyağacı yüzünden milyonlarca insan hâlâ acı çekiyor. Namus hâlâ kıyafette, cinsellik hâlâ skor yarışında. Bu mu medeniyet? Bu mu yeni dünya? Ben başa dönmek istiyorum eğer buysa medeniyet. Ortak dil mutsuzluk, ortak dil korku..."