Belki de kendi hâline bırakılmış akıl, insanları çıkmaz yollara götüren yanlış bir pusulaydı, bunun sonucu hedef sisler içinde kayboluyordu.
Şimdi büyük karanlıklar devri başlıyor olmasın?
Kim bilir, belki İhtilâl vaktinden önce doğmuştu, o bakımdan iğrenç şekilde biçimsiz âzaları olan bir piçti. Belki her şey vahim bir kronoloji hatasından ileri geliyordu...
Sonsuzluk için kurulmuş ve hiçbir şeyin durduramayacağı, ya da tesir edemiyeceği bir saatin makinası olan kişi, ekonomik kaderin etkisi altına konulmuştu.
Hepsi geçmişlerinin çamuruna çok derin şekilde gömülmüşler, kendi çapraşık ahlâklarının ve çapraşık mantıklarının kanunlarına uygun olarak bizzat ördükleri ağın içine düşmüşlerdi; hepsi suçluydu...
Bize hedefi gösterirken yolu da gösterin, zira vasıta ile gayenin karmakarışık olması, biri değiştiği takdirde ötekinin de değişmesini gerektirir. Yeni her patika yeni bir hedef meydana çıkarır.
Mevhum Gramer Unsuru/ Ferdinand LassalleKitabı okudu
Şimdi kudretsizliğin de kudret kadar dereceleri olduğunu, hezimetin de zafer kadar baş döndürücü olabileceğini ve derinliklerinin uçsuz bucaksız bir uçurum teşkil ettiğini görüp öğrenmesi gerekiyordu.
bu kitabeyi, Saint - Just, Robespierre ve idam edilmiş on altı arkadaşının gömülü olduğu Errancis mezarlığının kapısı üstünde okumuştu. Bir kelimeden ibaretti:
UYUMAK
Tufandan sonra düşünmeye başlayan kuşaktı bu... Geleneği ve kendisini, ortadan silinmiş eski dünyaya bağlayacak hâtırası olmayan bir kuşak... Göbeği bağsız doğmuş bir kuşak... Ne var ki hakkı kendi tarafında bulan bir kuşak...