Halen doktoraya devam eden bir klinik psikolog adayıyım. Doğal olarak, zamanımın çoğunu alan ile ilgili okumalar alıyor.
Bunun dışında, sosyal bilimler ve felsefe kurugu dışı okumlarımın ana konularını oluşturuyor.
Saffet Murat Tura uzunca zamandır hem bilimi hem de felsefeyi meşgül eden "nasıl oluyor da fikiksel olan beyin, öznel bir deneyim olan bilinci doğuruyor" sorusuna kanımca oldukça doyurucu bir çözüm öneriyor. Kitapta iki temel kavram (1) fenomenal dünya ve (2) ontolojik özdeşlik çerçevesinde öneriyor çözümünü. Her ne kadar bazı argümanları bana daha az sağlam gelmiş olsa da, bilinç deneyimini tamamen red etme veya fiziksele indirmeden onun hem fiziki olmayan yönünü kabul ederek hem de bunu natüralist olmayan bir argümana bağlamadan açıklamayı başarması bakımından okumaya değer bir eser.
Konusu gereği tahmin edileceği üzere yer yer zorlayam bir okuma olsa da felsefi bir metin olarak oldukça anlaşılır ve akıcı olduğunu söylemem gerek.
Psikoloji ve rüya deyince aklam hemen psikanaliz gelir. Sanki rüyalarla ilgili tek açıklama buymuş gibi bilimsel olarak rüyayı anlatan popüler bilim kitaplarına pek rastlanmaz.
Douwe Draaisma bu açığı oldukça başarılı biçimde kapatıyor. Kitapta erotik düşlerden kabuslara, körlerin nasıl düş görüdüğünden otizm tanılı kişilerin düş deneyimlerine kadar farklı pek çok konuya değiniliyor. Kitabın dili oldukça akıcı ve yazarın bilimsellik dozu da bence yerinde. Bazen anlatılanlar biraz yüzeysel geldi ama bu benim mesleğimin psikoloji olması ile ilgili büyük ihtimal.
Psikanalizin yoğun uğraşmasına rağmen düşlerin psikolojik incelemesine diğer yönelerden pek önem verilmez psikoloji literatüründe. Yazar elbette psikanalizden bahsetse de rüyaları veriler ışığında objektif ve bilimsel inceleme isteği övgüyü hak ediyor.