Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
''..hangi genç erkek kur yaparken kendisine kızıp tokatlayan bir kıza vurmaya kalkar.? Her neyse, Niki'yle geçirdiği yıllar boyunca Bayan Ancsa, bir tek erkek köpeğin bile ona kaba davrandığını, ya da ısırdığını görmedi; üstelik bazen bir kemiğin paylaşılması, yani kendini koruma içgüdüsünü işe karıştıran bir olay ortaya çıkıyor, yine erkek köpeklerde hırlama bile duyulmuyordu.''
''Şekspir'in savaştan önce söylev veren kumandanları gibi, hayvanların pek alışkın olduğu kendine telkin yöntemini kullanmaktaydı herhalde. Gündüzün açık pencerelerden yansıyan güneşe, geceleyin gölgelere havlıyordu.''
Reklam
''Sevginin diktatörlüğünden daha yırtıcı ve kıskanç olanı var mıdır acaba.? Sevgiye bir de zayıflık ve çöküntü eklenince o yalnız nefreti değil ilgisizliği bile yenebilir. İnsan onun pençesinden kurtulamaz, hayvanlar bile çok zor kurtulurlar. Ona silâh işlemez çünkü, yadsımayı bile etkisiz bırakmanın yolunu bulur. Bütün bunlara bir hayvanın dilsizliğini, derdini anlatamayışını kat. Bu suskuya, en kurnazca bir görüş açısına değil de, tüm kişiliğe yönelmiş bir suskuya nasıl karşı durulabilir.?''
''Ertesi akşam köpek Ancsa'yı her zamanki gibi durakta, durumunun elverdiği kadar zıplayarak karşıladı. Kendisini hoşgörmeyeni hoşgörüyordu anlaşılan. Hem ne vardı ki hoş görülecek.? Kuşkusuz, insan olarak doğmama suçu. Hayvanlar yalnızca, dünyanın efendisinden yaşama hakkını satın aldıkları zaman, dünya tarihinin bu en korkunç ilk suçu için acıma görebilirler. Bazısı yağı, bazısı sütü, bazısı da gücüyle satın alır bunu; bazıları da insan beğenisini okşayan güzellikleriyle. Fakat hiçbir işe yaramaz genç bir dişi teriyer, savaşta yıkılmış, acınacak kalıntılar üstüne yeniden kurulmaya çalışılan Macaristan'ın insanlarına şu 1948 yılında ne verebilirdi ki.?''
''..kendini sevmekten iyice arınmış bir sevgi var mıdır ki.?''
“Seni tanıyamadım” dedi Dev, “bugünlerde çok ağladığım için gözlerim öylesine yorgun ki.”
Reklam
“Biliyor musun Juli,” dedi usulca, “şu ay dünyadan nasıl ayrılmıyorsa sen de benden ayrılamazsın…”
Hayata güveni öylesine güçlüydü ki acılar bir bulutun suya düşen gölgesi kadar bile iz bırakmıyordu kendisinde.
kinci şama (1957-1959) Rejimin Sağlamlaştırılması adar ve takım arkadaşları, rejimin temeli olan Kızıl Or­du'nun koruması altında Komünist Parti'nin yeniden inşası için tartışılmaz bir beceriye sahip olduklarını ispat ettiler. İhtilalden önce Çalışanların Piırtisi'nin kayıtlı 900.000 üyesi varken Parti'nin saygınlığı
Komünizm varsa eşitlik vardır ama adalet yoktur.
Rakoşici rejime oranla Macarlar daha bir güven duygusu içine girdiler. Bu açıdan bakılınca ayaklanmanın boşuna olmadığı gö­rülür. Ama ihtilalin bastırılışı çok sert olmuştu. Tunaaşırı Ulusal Ko­mitesi üyeleri 1957 yılında mahkemeye verildiler. Attila Szi­gethy hapishanede intihar etti. Dudas, Mindszenty'yi serbest bırakan birliğin komutanı Teğmen Palinkas-Palaviccini gibi idam edildi. Profesör Istvan Bibó ömür boyu hapse mahkum edildi. Tibor Dery, Gyula Hay, Tibor Tardos adlı yazarlar 2 ile 4 yıl arasında hapis cezasına çarptırıldılar.
33 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.