Biat Kültürü
Karşılarında Allah'ın tüm sıfatlarıyla kendisinde tecelli ettiğine inandırılan "Şeyh Efendi Hazretleri" vardır.
Osmanlılık ve hilafet devirlerinin "Gavura bakınca, Kürt Müslümandır" zerbe-i mesel-i [darbe meselesi] mana ve mefhum ifadesinde zaafa uğramıştı. Şimdi aranılan ne gavur ne de Müslüman idi. Devrin aradığı Cengiz ve Timur'un ahfadı [torunları] idi. Birçok milletler arasında eskiden beri dolaşan Kavm-i Necip tabiri artık Türklüğe hasr [özgü] ve tahsis edilmişti. Harbin beklenilen neticeyi vermemesi üzerine, İttihat ve Terakki'nin esasen başa çıkmamaya mahkum olan bu planı kendiliğinden akim [sonuçsuz] kaldı. Mütarekeyi müteakip İstanbul'a avdetimde [dönüşümde], muhacirin müdüriyet kayıtlarında yapmış olduğum tetkikata nazaran, Kürdistan'dan 650.000 kişilik bir nüfus garb-ı Anadolu [Batı Anadolu] vilayetlerine sevk olunmuştu. Cepheye giderken Toros geçitlerinde bu muhacirlerden kafileler görmüştüm. Uzaktan öbek öbek toplanmış insan kümelerine benzeyen bu kafilelerin yanına gittiğim zaman görüyordum ki bunlar soğuktan taş kesilmiş insan heykellerinden başka bir şey değil idiler. Vatanlarından çıkarılan bu insanların mühim bir kısmı bu suretle [nedenle] yollarda hastalıktan, açlıktan ve soğuktan mahvolmuşlardı. 1919 senesinde Kürdistan'a seyahatim esnasında, Halep'te bu kafilelerden birine rast geldim. Memlekete avdet ediyorlardı [dönüyorlardı]. Kendilerinden aldığım malumata göre memleketlerinden 485 kişi olarak çıkarılmış fakat avdette [dönüşte] yalnız 255 kişi kalmışlardı. İşte paşa hazretleri, İttihat ve Terakki zamanında ve harp esnasında Türkleştirilmek istenilen Kürtlerin ve Kürdistan meselesinin birkaç satırda hülasa edilmiş [özetlenmiş] bilançosu.
Reklam
İmam Şarani, Levakıh'ında şöyle bir hikâye anlatır: "Dağda yaşayan büyük bir veli/ermiş vardı. Bu zat belli zamanlarda kente inerdi. Halk da önceden hazırlık yapıp, ona bir dişi merkebi kent meydanına getirirlerdi. Bu veli de kent meydanına gelip halkın gözleri önünde dişi eşeği hallederdi. Bunu da veliliğini halktan gizlemek için
Sayfa 197 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Mürit nefsini öldürme namına şeyhin önünde alçaltılır, şahsiyeti yok edilir. Köpeklerin yediği yerden yemek yemeye zorlanır. En pis işlerde çalıştırılır. İzzet-i nefsi yok edilir. Aklını kullanmasına kesinlikle izin verilmez. Çünkü karşılarında Allah'ın tüm sıfatlarıyla kendisinde tecelli ettiğine inandırılan "Şeyh Efendi Hazretleri" vardır.
Sayfa 191 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
15. Louis ismine takılmayın, biri daha var!
XV. Louis, 3 Mart 1766’da parlamentoda şunları söylüyordu: “Egemen güç şahsımdadır; tüm yasama erki bağlantısız ve paylaşımsız olarak bana aittir. Kamu güvenliğinden tamamen ben sorumluyum ve milletin hak ve çıkarları zorunlu şekilde benimkilerle birleşmiştir ve benim ellerimdedir.” “Ilımlı” kral XVI. Louis de farklı düşünmüyordu. 1787 yılının 19 Kasım’ında Orléans Dükü krala bir işlemi için, “Kral Hazretleri, bu illegaldir!” dediği vakit, “Legaldir çünkü ben öyle istiyorum!” diye yanıt vermişti.
Orta Asya'da 8 ziyaret mahalli:
1) MERV: Hazreti Osman (r.a.) zamanında fethedilen Merv, Horasan havalisinin en güçlü merkezi idi. Bugün Türkistan sınırları içinde yer alan Merv şehrinde iki büyük türbe Sultan Sencer ve Yusuf el- Hemadanî Hazretleri'ne ait türbelerdir. MERV şehri Selçuklu devleti başkentliği yapmıştır. 2) BUHARA:(ibadet edilen yer anlamında) şehir
Sayfa 265
Reklam
Timur Han'ın Tevazuu
"Emir Timur aleyhirrahme,bir gün Buhara sokaklarının birinden geçmekteydi.O esnada, Hace Şah-ı Nakşibend Hazretleri'nin dergâhının dervişleri de hankahlarının(dergahlarının) sergilerini silkeliyorlardı. Emir Timur, İslamiyet'e olan bağlılığı sebebiyle, dervişlerin feyzinin bereketinden istifade için (üzerinde ders okunup ibadet ü taatla meşgul olunan sergilerden çıkan) bu tozları, sanki misk ü amber kabul edip orada durdu"işte Emir Timur tevazuu ve gösterdiği hürmet sayesinde hüsn-i hatime ile müşerref olmuştur. İşittiğimize göre Emir Timur'un vefatından sonra 'Timur imanla öldü' buyurulmuştur. İmam-ı Rabbani Hazretleri,Mektubat-ı Şerife C.2 Mektup 92
Sayfa 43 - Çamlıca Basım YayınKitabı okuyacak
Timur Han'ın Tevazuu
"Emir Timur aleyhirrahme, bir gün Buhara sokaklarının birinden geçmekteydi. O esnada, Hace Şah-ı Nakşibend Hazretleri'nin dergâhının dervişleri de hankahlarının (dergâhlarının) sergilerini silkeliyorlardı. Emir Timur, İslâmiyet'e olan bağlılığı sebebiyle, dervişlerin feyzinin bereketinden istifade için (üzerinde ders okunup ibadat ü taatla meşgul olunan sergilerden çıkan) bu tozları, sanki misk ü amber kabul edip orada durdu. "İşte Emir Timur, bu tevazuu ve gösterdiği hürmet sayesinde, hüsn-i hâtime ile müşerref olmuştur. İşittiğimize göre, Emir Timur'un vefatından sonra, "Timur, imanla öldü.' buyurulmuştur." (İmam-ı Rabbanî Hazretleri, Mektubat-ı Şerife, C.2, Mektup 92)
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir. Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
39 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.