Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Allah neden bu kadar acımasız, tiya Eleni?" Ödü koptu. "Sus ne olur, günaha girme!" "Ben ne yaptım? Asıl günaha giren Allah!" "Haydi gözlerini yum. Lütfen." Bir de ben üzmeyeyim diye susup gözlerimi kapadım. Allah'ın da sevip çekindiği biri olsaydı, belki o da her aklına eseni yapmazdı. Ama tek başına yaşadığı için sevgiden habersizdi, acı vermekten korkmuyordu.
Sayfa 240 - Mitos YayınlarıKitabı okudu
Başım ne zaman derde girse, incinsem, yine seninle avunuyorum, "Aldırma.." diyorum kendi kendime, "Tiya Eleni bir ak kuş gibi uçup gidene kadar senindi ya." Sagapo Elenimu!
Sayfa 331Kitabı okudu
Reklam
Sonunda anlamıştım. Tiya Eleni'ye âşıktım ben! İçim ısındı. Pol, Kerem, Ferhat, Sürmeli Bey gibi benim de bir hikâyem vardı artık. Ama pek azının mutlu olduğu aklıma gelince ödüm koptu. Âşık olduğumu hiç kimseye, hatta tiya Eleni'ye bile belli etmemeye karar verdim.
Sayfa 83 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Tiya Eleni evin kızı gibi hizmet etti. Beni çok iyi buldular, evi de beğendiler. Hava kararırken araba geldi. Tiya Eleni de onlarla birlikte gitti. Kısa ayrılıklara alışmıştım artık. Çok acı gelmiyordu. Bazı geceler ben de Maymunakiyi nazlandirıyor, tuhaf bir zevk alıyordum.
Kimse konuşmadı. Her biri, kendi tiya Eleni'sine kırılmış gibi kederliydi.
Sayfa 154Kitabı okudu
Tiya Eleni
"Tiya Eleni'yi ne yüreğimden kazıyabildim, ne kafamdan silebildim. Tarih öğretmenimizin İstanbul'un fethini anlatırken sözünü ettiği 'Rum ateşi' vardı ya, hani söndürülmek istendikçe büyürmüş, bu sevgi de öyle."
Sayfa 269 - Bilgi Yayınevi
Reklam
Yakasını elinden güçlükle kurtarıp kaçan doktorun arkasından, tiya Eleni gözleri ateş saçarak, "Bitkilerin Latince adlarını biliyor ama.." dedi, "Seven bir kadının ne harikalar yaratabileceğinden haberi bile yok. Neyse, ben öğreneceğimi öğrendim."
Sayfa 292Kitabı okudu
Tiya Eleni gardroba sakladığı şişeyi çıkardı. Bir sigara yaktı. Sayıları çalışmaya devam ettik. Biraz da çene çaldık. Yatınca sarmaşdolaş olduk. Hiçbir isteğime karşı çıkmadı. Doydukça tutkunluğumun azalacağını sanıyordu herhalde. Ona olan susuzluğumun, açlığımın, sütünü, şerbetini içtikçe arttığın farkında değildi.
"Nasıl buldun?". Var gücümle, "Ne güzelsin tiya Eleni!" diye bağıracaktım. Allahtan sesim çıkmadı. Dilim tutulmuştu. Bütün yüreğimle baktım. Başımı karnına çekti, "Oh canimu!" diye şefkatle inledi, "Ne yapacağım ben seninle? Bu kadar sevgiyi o küçücük yüreğin nasıl taşıyor?"
Kolsuz, yakası açık, yeşil elbisesini giydi, aşağıya öyle indi. Babaannem, yatmadan önce onun da başında tuz gezdirip yaktı. O kadar güzeldi. Yukarı sıcak su taşıdı, ılıtırken, "Soyunsana!" dedi. "Soyundum bile." "Gel öyleyse." Bacaklarımı, kollarımı elleriyle yokladı, vücudumu gözden geçirdi. Maymunaki sahibinin kokusunu almış bir köpek gibi şımarmıştı. Tiya Eleni birden şaşırdı. "Aman yarabbi!" "Ne olmuş?" "Tüylenmeye başlamışın sen, pedi mu!" İçim bir tuhaf oldu. Tiya Eleni'den galiba ilk defa utandım. Hemen ellerimle örtündüm. Utanmam pek hoşuna gitti. Yıkadı, kuruladı, bir daha baktı. Gözleri yaşarmıştı. Burnunu çeke çeke, "Hediyeni unutmuş değilim," dedi, "yarın alacağım."
36 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.