Yazıyı değil,
kendimi ihmal etmekteyim.
Başkaları becerebiliyorlar,
Tanrı bilir ya
sözcüklerden yardım almayı.
Ben, kendimin desteği değilim.
Kardeşlik
Her şey yaralamaktır aslında,
ve rastlanmamıştır birbirini bağışlayana. Senin gibi incinmiş ve inciterek,
kulaç attım hep sana.
Arı olana, yani başka her temasla
çoğalan ruhsal temasa gelince,
yaşlanarak ediniriz o deneyimi ancak,
en soğuk suskunluğa gömüldüğümüzde.
Durulanmış suyla ellerinde,
beyaz kaşlı öğlen vaktinde,
nehir kendi derinliğine bakacak
ve son kez kumsalları dolanacak, durulanmış suyla ellerinde.
Gölgeler güller gölgeler
Yabancı bir göğün altında
gölgeler güller
gölgeler
yabancı bir toprakta
güller ve gölgeler arasında
bir yabancı suda
benim gölgem
İlk doğduğum ülke
Gittiğimde güneye, ilk doğduğum
ülkeye, çıplak, yoksul ve batık
denize, yarı bele kadar,
buldum kenti ve kaleyi.
Toz yüzünden uyuyakalmış,
yatıyordum ışığın altında,
ve üzerimde, İyonya'nın tuzuyla yapraklanmış bir ağaç iskeleti asılıydı.
Cam kırıkları tepesi
Kırağı ile çiftleşmiş bahçeler
- ekmek yanmış fırınlarda -
hasat söylencelerinden çelenkler
fitildir senin elinin altında.
Sus! Kendine sakla dilenmeni,
göz yaşlarına bulanmış sözcükleri
hasat toprağını hep koruyan
cam kırıkları tepesine göm.
Kuş yuvaları dallardan aşağı düşer, tutuşmuştur fitil, alevler yapraklara dalar,
ve mavi arı kovanları boyunca melekler, yıllanmış bal yağmasının öcünü alırlar.
Şu meleklere özgü sessizlik, ne zaman ki, yürürken oltalar her yana atılmıştır!
Mutlak özgürlüğüne rağmen, çözülmeyecektir,
insanı bir labirente girmezden önce tutan el.
Güllerin fırtınasında
Nereye dönersek dönelim güllerin fırtınasında,
gece dikenlerle aydınlanmış, ve yaprakların, çalılıklardayken onca sessiz gök gürültüsü, şimdi peşimizden ayrılmamakta.
Paris
Gecenin çarmıhlarına gerilmiş
uyumaktalar, her şeylerini yitirenler, gürültülerle sarsılan dehlizlerde,
ama biz neredeysek, orada ışık var.
Çiçeklerle dolu kollarımız,
nice yıllardan kalma mimozalar; her köprüden bir altın yağmuru, soluğu kesilmiş, nehre dökülmekte.
Denize çıkış
Duman yükselmekte karadan.
Gözden kaybetme balıkçı kulübesini,
çünkü batmış olacak güneş,
sen daha on mil aşmadan.
Karanlık su, sanki bin gözüyle,
beyaz köpüklü kirpiklerini kaldırmakta,
sana uçsuz bucaksız bakmak için,
tam otuz gün boyunca.