"Müthiş" bi yazı okuyunca sizinde kafanızda neler canlanacak...
"Bilmiyorum," dedi Gülçiçek, "bence sadece onların değil, toplumun vicdanını da sorgulamak gerek Ortada suç ve suçlu üreten bir makine varsa makineden dökülenden çok, makinenin kendisini dert etmek gerek. Bir bebekten katil yaratan sistemi sorgulayarak toplumu uyandırmaya çalışı- yordu, eşini vahşi bir cinayete kurban vermiş soylu kadın. Okuduysan, hatırlarsın: Dostoyevski, suçun bütün günahlarını Raskolnikov'un boynuna asarak sorumluluktan kurtulamayacağımızı anlatıyordu. Sonya'nın durumu farklı mı sanki? Dünyanın en masum, saf, temiz yürekli insanı, toplumun dayattığı yoksullukla bedenini satmaya zorlanıyor. Bu durum onu böylesi bir topluma karşı suçlu kılar mı? Fahişe kim oluyor bu durumda? Bedenini satmayı dayatan toplum mu, bedenini satmak zorunda kalan masum mu? Sonra fahişelik, kendini pazarlama üzerinden tanımlanacaksa, kişiliğini, karakterini, kariyerini pazarlayanlara ne diyeceğiz? Onları nereye koyacağız? Fahişeliğin cinsiyeti neden var? Bu cinsiyeti yaratan toplumun kendisi değil mi? Hiç erkek fahişe diye bir şey duydun mu? Beni hiç kimse değerlerin satılmasının, cinsel organın para karşılığı paylaşılmasından daha masum olduğuna inandıramaz. Açıkçası ben toplumdan değil, Sonya'dan yanayım. Günahın birini Raskolnikov'a vereceksem, onunu topluma veririm."
Sayfa 139Kitabı okudu
Alican'ın söylediklerini Gülçiçek can kulağıyla dinledi. Alican'ın konuşması bitince, '' Maalesef, '' dedi, '' o sopa Sokrates'ten bugüne acımasızca iniyor tüm insanlığın tepesine. O günün şartlarında Sokrates'in canını alan sopa, bugün bu saatte kimbilir kimlerin canına okumaya devam ediyor. Sokrates'in kafasındaki fikirler mi suçlu, yoksu onu
Dipnot yayınları-sayfa 138-139-140
Ortada suç ve suçlu üreten bir makine varsa makineden dökülenden çok, makinenin kendisini dert etmek gerek. Bir bebekten katil yaratan sistemi sorgulayarak toplumu uyandırmaya çalışıyordu, eşini vahşi bir cinayete kurban vermiş soylu kadın. Dostoyevski, suçun bütün günahlarını Raskolnikov'un boynuna asarak sorumluluktan kurtulamayacağımızı anlatıyordu.
Sayfa 139Kitabı okudu