Ölüler toprağa, hatıralar yüreğe... Toprak mı vefalı, yürek mi Bilmiyorum
Yeryüzünde yürüyen ve soluk alan yaratıklar arasında insandan daha güçsüz bir yaratık beslemez toprak ana.
Reklam
211 syf.
·
Puan vermedi
Orda bir köy var uzakta, O köy bizim köyümüzdür. Gezmesek de, tozmasak da, O köy bizim köyümüzdür. İlkokuldayken ne heyecanla söyletirdi öğretmenimiz bize bu şiiri. Boğazımız patlarcasına, avazımız çıktığı kadar, haykırarak söylerdik.Köy Enstitüleriyle tanıştıkça, onların dünyasına ayak basınca, ne kadar da anlam buldu benim için bu dizeler.
Köy Enstitüsü Yılları
Köy Enstitüsü YıllarıTalip Apaydın · Literatür Yayıncılık · 2009313 okunma
İkamet etme ya da "yaşamsal alan" olarak kullanılma amacı taşıyan her toprak ilk önce "kaos"tan "kozmos"a dönüştürülür; yani ayin sayesinde gerçek hale geldiği bir “şekil" kazanmış olur.
"Ne zaman yağmur yağsa Bir buluşma yeri olurdun İstanbul'da rüzgâr soluklara Mavisi yasaklanmış deniz Kızıl tufanı yaratmadan daha Ne zaman yağmur yağsa Tarihin şiir tanığı olurdun Yağmurdan sonra Toprak kokusu bakışlılara"
"çünkü şiir yazıyorum sevgilim toprak kokuyor, gece şakıyor, ay ağıyor yüzüne sevmediğin kekik kokusunu gizlice doldurup ceplerime o verimli tarlalar gibi geniş yüreğine usulca bir cinayeti yatırıp gelsem de gülüşünü yayıyorsun bu muzdarip şairin ülkesine çünkü şiir yazıyorum sevgilim.."
Sayfa 247 - beyan
Reklam
Hiçbir insan ada değildir, tek başına bir bütün; her insan kıtanın bir parçasıdır, bütünün bir bölümü; bir toprak zerresi denize karışıp gitse, sanki yitip giden yüksek bir Tepeymişcesine, dostlarının ya da senin Yurdunmuşçasına azalır Avrupa. Her bir insanın ölümü de işte böyle azaltır beni çünkü ben insanlığın bir parçasıyım. O yüzden sakın sorma çanlar kimin için çalıyor diye; senin için çalıyor.
Üstüm başım toz-toprak, Gözüm-gönlüm tüm çiçek, Beyaz, sarı, kırmızı, yeşil. Onu düşünüyorum; Kimseden saklanacak gibi değil.
Sayfa 264 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Eski Türkler insan kurban ediyor muydu?
Eski Türklerde de insan kurbanı olduğunu zannettirecek bazı işaretlere rastlanmaktadır. Meselâ, Asya Hun topluluğunda «ölüyü takip etme» (yakınlarının ölü ile birlikte gömülmesi), Gök-Türklerin «Deniz tanrıçası ile münasebette bulunan dedeleriden birinin avda bir geyik öldürmesi üzerine onun kabilesi mensuplarının, geyik öldürmelerinden dolayı, o
Sayfa 51 - Kültür Bakanlığı YayınlarıKitabı okudu
Ölülere elimi sürdüm, toprak gibiydiler. Buna ölüm denebilir mi? Çiçek büyütülebilir bir ölünün etinde. Ama bu iş için bir canlıyı seçmenin daha doğru olabileceği kanısına vardım. Bunu kendimde deneyemezdim, kimseyi inandıramazdım, çıbanlarımdan korkup kaçarlardı. Kısacası, ben bir bilimseverim.
Reklam
"Demir olsam çürüdüm, toprak oldum dayandım...Toprak, toprak,toprak oldum da dayandım."
Savaş kanlı çizmeleriyle insanları kırk yıl çiğneyip ezebilir, onları öldürebilir, her şeyi yakıp yıkabilirdi ama insan denen varlığa baş eğdiremez, değerini düşürüp onu gerçek anlamda mağlup edemezdi.
Ölünün gelecek hayatında daha mutlu yaşayacağına inanılan bazı Hind-Avrupa kavimlerinde ölünün mezarına eşyası konulur, hattâ büyük ve saygıdeğer ölülerin akrabaları da öldürülerek yanına gömülürdü. Bu insan kurbanı âdeti, özellikle Keltler'de dehşet verecek kadar vahşiyane idi. Kuzey Avrupa kavimlerinin, kutsal hayvanı erkek domuz olan bereket tanrısı Freyr için yaptıkları törenler arasında insan kurban etmek de vardı. Hind-Avrupalı Soğdlarda da insanlar kurban edilirdi. Yunan mitolojisinde «toprak ana» Gea'nin kendi çocuklarını öldürüp yemesi, Zeus'un oğlu gösterilen, sarhoşluk ve verimlilik tanrısı Dionysos (Romada Bakhus)'un Titanlar tarafından keza öldürülüp yenmesi ve Zeus'un da onun yüreğini yemek suretiyle yeni bir Dionysos meydana getirmesi insan kurbanı âdetinin izleri sayılabilir. Nihayet Troia savaşlarında İphigenia ile Orestes'in tanrılara kurban olarak sunulduğu bahis konusu edilmiştir. İran'da manihaist kozmolojide «hayat anası» denilen ilk insanın Karanlık devleri tarafından öldürülüp yutulması da buna benzer. Eski Hind dininde sayısız çocuk doğurup, sonra bunları öldürerek yiyen tanrıça Kali de öyle. İskitlerde mevcut olan insan kurbanı âdetinin, 10. yüzyıla kadar İslâvlar arasında yaygınlaşarak devam ettiği İbn Fadlan'ın korkunç kadın kurbanı tasvirinden anlaşılmaktadır.
Sayfa 48 - Kültür Bakanlığı YayınlarıKitabı okudu
360 syf.
·
Puan vermedi
Her sayfasında gerilimi dorukta tutan, sıcağı sıcağına heyecanı yüksek dozda olan, nefesleri tutup yürekleri ağza getiren son sayfaya kadar gizemliğini koruyarak kazanın kim olacağını gölgede tutan muhteşem bir polisiye gerilim kitabıdır. Usta bir satranç oyuncusu ve muhteşem bir zekaya sahip olan Aziz Aslan, başarılarıyla tüm ülkede tanınan bir
Emanet Vakti
Emanet VaktiÖmer Toprak · Ritim Plus Yayınları · 202319 okunma
… Bunun sorumlusu da ben değilim. Yaşadığımız devir böyle istedi.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.