Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Biliyor musun Totóca, bir armağan almayı o kadar isterdim ki. Bir tek armağan.Ama yeni olsun. Benim olsun yalnızca..."
Totòca
"Kimseden hiçbir şey beklemiyorum.Böylece hayal kırıklığına da uğramamış oluyorum."
Reklam
"Totóca, çocuklar emekli midirler?" "Ne?" "Edmundo dayı hiçbir iş yapmıyor, ama para alıyor. Yani çalışmıyor, ama belediye ona her ay para ödüyor." "Bunda şaşılacak ne var?" "Çocuklar da bir şey yapamıyorlar; yemek yiyorlar, uyuyorlar, sonra da analarıyla babalarından para alıyorlar."
"Glória'nın gözleri çok ağlamış gibi kıpkırmızydı. Ama kendini toparladı, Totóca'yla bana dönüp, 'Çocukların yatma saati geldi.' dedi. Böyle söylerken yüzümüze bakıyor ama bu gece aramızda çocuk olmadığını biliyordu. Hepimiz büyüktük. Küçük küçük parçalarla, aynı üzüntüden payını alan büyük ve üzgün kişiler."
Sayfa 49 - Can yay.
O meu pé de laranja lima
El ele, acele etmeden sokakta yürüyorduk. Totóca bana hayatı öğretiyordu. Ben de, ağabeyim elimden tuttuğu ve bana birtakım şeyler öğrettiği için durumumdan hoşnuttum. Nesneleri bana evin dışında öğretiyordu. Çünkü ben evde keşiflerimi tek başıma yaparak kendi kendimi eğitirken; yalnız olduğum için, yanılıyordum. Yanılınca da eninde sonunda hep dayak yiyordum. Önceleri kimse beni dövmezdi. Ama sonra her şeyi öğrendiler ve zamanlarını, benim bir şeytan, bir baş belası, lanet olasıca bir sokak kedisi olduğumu söyleyerek geçirmeye koyuldular. Buna aldırdığım yoktu. Sokakta olmasam şarkı bile söylemeye başlardım. Şarkı söylemek güzel şey. Totóca, şarkıdan başka bir şey daha biliyordu: ıslık çalmayı! Ama ben ne kadar uğraşırsam uğraşayım, ağzımdan ses çıkmıyordu. Totóca ıslığın tıpkı böyle çalındığını, ama şimdilik bir ıslıkçı ağzına sahip olmadığımı söyleyerek beni yüreklendirdi. Yüksek sesle şarkı söyleyemediğim için, şarkıları içimden söylüyordum. Garipti ama, çok da hoş olabiliyordu.
Sayfa 15 - Can Yayınları Minikitap - BİRİNCİ BÖLÜM / Nesneleri keşfederkenKitabı okudu
Reklam
Ey denizcim, denizcim Senin için ah ederim, Senin için, denizcim Yarın ölür giderim... Çok kabarmıştı deniz, Kumda koşuyordu dalgalar. Yola çıktı denizcim, Çok sevdiğim denizcim... Yazık, denizci aşkı Yarım saati geçmez. Gemi demiri aldı, Denizcim uzaklaştı... Çok kabarmıştı deniz... O an bile bu şarkı, nedenini anlamadığım bir hüzünle doldururdu içimi. Totóca bana bir dirsek attı. Ayıldım. “Nen var Zezé?” “Hiç. Şarkı söylüyordum.” “Şarkı mı söylüyordun?” “Evet.” “Öyleyse ben sağır olmalıyım.” İnsanın içinden de şarkı söyleyebildiğini bilmiyor muydu yoksa? Bir şey demedim. Bilmiyorsa bunu ona öğretmeyecektim.
Sayfa 17 - Can Yayınları Minikitap - Çeviri: Aydın EmeçKitabı okudu
" Totòca, çocuklar emekli midirler?" "Ne?" "Edmundo dayı hiçbir iş yapmıyor, ama para alıyor. Yani çalışmıyor, ama belediye ona para ödüyor." "Bunda şaşılacak ne var?" "Çocuklar da bir şey yapmıyorlar; yemek yiyorlar, uyuyorlar, sonrada analarıyla babalarından para alıyorlar."
Günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsü
“Totóca, çocuklar emekli midirler?” “Ne?” “Edmundo dayı hiçbir iş yapmıyor, ama para alıyor. Yani çalışmıyor, ama belediye ona her ay para ödüyor.” “Bunda şaşılacak ne var?” “Çocuklar da bir şey yapmıyorlar; yemek yiyorlar, uyuyorlar, sonra da analarıyla babalarından para alıyorlar.” “Emeklilik başka şey, Zezé. İnsan çok çalıştığı, saçları bembeyaz olduğu, artık Edmundo dayı gibi ağır ağır yürüdüğü zaman emekli olur.
Sayfa 17 - Can Yayınları - BİRİNCİ BÖLÜM / Nesneleri keşfederkenKitabı okudu
Biliyor musun Totóca, bir armağan almayı o kadar çok isterdim ki. Bir tek armağan.Ama yeni olsun.Benim olsun yalnızca...
Sayfa 49
202 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.