Kaderi, kayıtsız olayların tozlu enkazının altında kalmıştı. Çünkü dünya tarihi davetsiz misafirleri toler etmez, kahramanlarının kendi seçer, işi olmayanları tüm çabalarına karşı merhamet göstermeden geri yollar; tarihin ilerlemekte olan arabasından bir kez düşen biri, artık arabaya yetişemezdi.
Reklam
Bedeli Çanakkale’de Altın Olarak Ödenecektir :)
Birinci Dünya Savas esnasinda garbın ve şarkın en çetin güçleriyle savaşmak zorunda kaldık. Dünya izlerine doğan bu son güneşin, son dinin, son koruyucusunun evlatları vatanları, dinleri İçin kanlarının, canlarının son demine dek savaştılar. Birçok cephede birçok düşmanla... Kimi zaman gırtlak gırtlağa, kimi zaman süngü süngüye. Bu cephelerden
Sayfa 63 - ÇamlıcaKitabı okuyor
TOZLU SAHİFELERDEN ÇIKIP YÜREKLERE YERLEŞEN KAHRAMAN: KÜR ŞAD (BOZKURTLARIN ÖLÜMÜ) Olay Örgüsü İncelemeye geçmeden önce romanın genişçe bir özetini vermek faydalı olacaktır. Olay 621 yılında, bir yaz gecesi başlar. Yüzbaşı Işbara Alp'ın buyruğundaki Gök Türk erleri bozkırda uyumaya çalışmaktadırlar. Ertesi gün Çin'e akın
Bakışlarımda bir anlam varsa bana aittir Ellerim bütün bedenim bana aittir Tanıştığım güneş, yıkandığım ırmaklar Derin ve tozlu yollar Öptüğüm dudaklar bana aittir Bu dünyayı kendi gözlerimle görmeyi öğrendim sonunda Gözlerim bana aittir Sayısız kitap sesleniyor bulundukları yerden Onlar nice sabahlarıma tanıktırlar Nice uykusuz gece
Geniş bakış bir süre daha baktı, sonra Güneş kızıl, yeşil ve altın renkte parıldayan bir görkemle battı. Yıldızlar gök kubbede belirdi, ateşböcekleri daha alçakta onları taklit etti, tıpkı insanların daha üstün bir varlık düzeyini güçsüzce taklit edebilmesi gibi; uzun, tozlu yollar ve bitimsiz ovalar dinlenmeye çekildi, denizin üzerini derin bir suskunluk kapladı, öyle ki, ölülerini teslim edeceği zamanı güçbela fısıldıyordu.
Reklam
Bir çöküşün öyküsü...
Kaderi, kayıtsız olayların tozlu enkazının altında kalmıştı. Çünkü dünya tarihi davetsiz misafirleri tolere etmez, kahramanları kendi seçer, işi olmayanları tüm çabalarına karşın merhamet göstermeden geri yollar; talihin ilerlemekte olan arabasından bir kez düşen biri, artık arabaya yetişemezdi.
Sayfa 77 - AnonimKitabı okudu
Anadolu'nun saati güneştir. Güneş kimsesiz, taşlı yolların üzerinden, gece boyunca sarındığı yün yorganı çekerek uyandırır köylüyü. Onları tarlaya doğru çeker, işe doğru, eziyete doğru çeker. Yolları boş bırakır, meydan güneşe kalır. Taşra sessizliği diye bir şey var, bu sessizliğin içinde tozlu yollar, yıkık dökük ama bir kenarı Çiçekli evler ve güneş dolanır sadece. Zaman şehirdeki gibi hızlı akmaz Anadolu'da, yollarda sürünür saatler, saat bir mi, iki mi, üç mü kimsenin işi değildir. Vakit aheste akar. Günlerin geçtiği, ayların değiştiği sadece mahsullerden, yılların geçişi de yüzlerden anlaşılır. Zaman yürür ve insanların yüzleri kırışıklarla dolar.
Sayfa 102Kitabı okudu
Taşra sessizliği diye bir şey var, bu sessizliğin içinde tozlu yollar, yıkık dökük ama bir kenarı çiçekli evler ve güneş dolanır sadece.
Sayfa 103Kitabı okudu
akar sesi karanlığın fitil cam is toprak dam, loğ basık kürt nefesleri üstü örtülü rahat laflar kalabalığı çöker akşam
Sayfa 31 - Ayyıldız Matbaası - Ankara - 1978
376 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.