aşk düz bir mantıkla açıklanabilecek bir olgu değildi, o, düz mantığı her zaman aşmıştır; aşk denklik falan gözetmiyor, o, hiç bir şey gözetmiyor; o, ortaya çıkıyor ve varlığını dayatıyor, o kadar!
İnsan, sevmeye başlar.. ve bitirir: burada, bitirme, olgunlaştırma demek oluyor. Sevgi başlar ve başladığı anda da zaten olgunlaşmış olur. Bu yüzden, ham bir sevgi olabileceğini şimdiye değin hiç aklına getirmedi. Bir sevgiye henüz ham diye bakılıyorsa, aslında öyle bir sevginin yok olduğu anlatılmak istenmiştir denmeli. Sevgi, dalında olgunlaşan meyveye benzetilemez, sevgi kendisine zamanla ısınılan alışkanlıklara da benzemez. Sevgi, hayır, topraktan çıkan ağaç ve o ağacın meyvesi gibi bir şey değildir: onun kökü insanın kendinde bulunur, onun varlığı bir kez keşfedilirse de, o, orada, olgunlaşmış olarak keşfedilir. Sevginin alışkanlık olmadığını da biliyor, alışkanlık haline gelen ya da insanın günlük, gündelik davranışları arasında yer tutmaya başlayan bir sevgi.. ve ancak böyle bir sevgi, dalında olgunlaşmış olan meyveye benzeyebilir, olgunlaştığı anda dalından kopup düşer: sevgi için, daha baştan böyle bir akıbet tasarlamaya gelmez, çünkü o başlar ve sürer. Ne zaman başlamış olduğunu asla söyleyemezsin, yalnızca onun başlamış olduğunu bilirsin.
Bütün aşklar küllenir, bütün babalar ölür, bütün hikâyeler biter. Birinin yıkıntıların nöbetini tutması gerekir; işte o yüzden, biri hariç, bütün çocuklar büyür.