Kitabı alıp almamak konusunda çok kararsız kalmıştım çünkü edebiyatımızın köklü yazarlarindan biri tarafından yazılmıştı. Ve bu köklü yazarlarımızın romanlardaki üsluplarının çok agır olması, Sabahattin Ali’nin kitaplarının da dilinin agır oldugunu düşündürdü. Ama kesinlikle böyle olmadı, dili o kadar sade ( birkaç kelime dışında. Zaten bu kelimelerin anlamlarını sayfanin en altında açıklıyor) ve o kadar akıcı ki, ancak okuyarak ne demek istedigimi anlayabilirsiniz. Eger biraz yaşanmışlıgınız, biraz yalnızlığınız, incinmişliginiz, terk edilmişliginiz, arkadaşlık kurma egiliminde olamadıgınız olduysa veya sadece bunlardan birini barındırıyorsanız kitabı bir solukta bitireceksiniz. Ben kitapta kendimden çok şey buldugum için sayfalar ilerledikce, Raif Bey’in canı yandıkça benim de canım yanıyordu. Geç kalmışlıgı, hayata ve insanlara önyargılı olmamayı, pire için yorgan yakmamayı öğreten bir kitap. Okuyacaklara şimdiden keyifli okumalar dilerim.