Umut dediğimiz duyguda açıklanmaya muhtaç bir tuhaflık olduğunu düşünmüşümdür. "Bir umuttur yaşamak" gibi laflarla yüceltildiğini görürüz sık sık. Her şeye rağmen umudunu kaybetmeyen karakterlerin hikâyelerini izleriz ya da okuruz. Oysa aslında, aklın, geleceğe ait bir olasılığı gerçektekinden farklı algılamasından başka bir şey değildir. Beklediğimiz, arzu ettiğimiz sonucun gerçekleşme olasılığını olduğundan yüksek sanma eğilimindeyiz. Rulet denilen oyunun yeterli zekâda ve akıl sağlığı yerinde kabul edilen insanlar tarafından oynanabiliyor olması bile bunun için yeterli kanıttır. Peki neden böyle bir şey var? Neden insan, küçük bir olasılığı, sırf gerçekleşmesini çok istediği için olduğundan büyük görüyor? Bir de adına "umut" diyerek methiyeler düzüyor?
Belki de durum tam olarak böyle değildir. Burada sadece olasılığın büyüklüğü değil ona karşı duyduğumuz istek de denkleme katılmalı. Aslında dikkate almamız gereken bu ikisinin çarpımıdır. Çünkü gerçekçi bir karar verebilmek için, sadece olasılıkları değil onların gerçekleşmesinden beklenen kazançları ve gerçekleşmemesinin getireceği kayıpları da dikkate almalıyız.
Aslında belki de epeyce etkin olmasına karşın, yetenekleri gizli, karanlıkta kalmış bir adamdır. Kaldı ki, zamanımızda insanlardan açıklık beklemek de tuhaftır ya... Yalnız, onun tuhaf, hatta garip bir adam oluşunun su götürür yanı yoktur. Ama tuhaflık ve gariplik, bir adamın özelliklerini bir araya toplayıp karmaşanın bütününden bir anlam çıkarmakta, insana yarardan çok zarar verir. Garip adamın çoğu zaman birtakım özellikleri ve apayrı halleri
vardır, değil mi?
Sessizliğim yankılanıyor
Şu dünyadaki susmayan çığlıklar içerisinde.
Kimse bakmıyor ama herkesin eli kulağında,
Bir çınlayış ki diller lal, kulaklar sağır, gözler âmâ,
Yalnız bir tuhaflık var çünkü sadece bana,
Neyim ben? Kimim?
Bu hoyrat yollar soluma hep yara,
İnsanların istihza bakışları altında,
Bu tezvir dünyada, bu nümayiş topunda,
Kalbim bir avare, boş, tenha ve kimsesiz sokaklarda,
Bir türap, kayboluyor gökyüzüne doğru yükseldikçe...
Huzura dalıyorum rüyamda.
Sükuta meftun ayaklarımla...🥀
"Mutlu musun gerçekten?.. Bazan insan şuna niyet eder, ama şu değil de bu olur... Gene de mutluyum der insan."
"Mutlu olmayan kişi niye mutluyum desin ki..."
"Utandığı için... Bunu kabul etmek onu daha da mutsuz edeceği için."
"Allah'ın nezdinde kulunun niyeti çok önemlidir.
...
Ekmek bulamadığı için değil,oruç tutmaya NİYET ettiği için aç kalan kişinin orucunu kabul eder Cenab-ı Allah.
Çünkü birisi NİYET etmiştir,diğeri etmemiştir."
çok değerli bir kitap. özellikle istanbul’un yakın geçmişine yönelik fikir sahibi olmak isteyenler için bulunmaz bir nimet. orhan pamuk, iyi ki varsın!