Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İstanbul'dan sonra 9 Mart 1934'te de Ankara'da İnkılap Kürsüsü açıldı. İlk dersi veren, Başbakan İsmet İnönü'ydü. İstanbul Üniversitesi İnkılap Enstitüsü'ndeki öğretim kadrosu burada da aynı dersleri verdi.
İstanbul Üniversitesi Tarih bölümüne bağlı İnkılap Enstitüsü 4 Mart 1934'te eğitime başladı. Yusuf Hikmet Bayur "Türk İnkıla­bı'nın dış politika boyutu", Mahmut Esat Bozkurt "Türk İhtilali'nin hukuk tarihi", Recep Peker "dünyadaki siyasal parti ve sistemler karşısında Türk İnkılabı" ve Yusuf Kemal Tengirşenk "Türk İnkıla­bı'nın iktisadi boyutu" konusunda eğitim verdiler. İstanbul Üniversitesi Konferans Salonu'ndaki derslere Harp Akademisi dahil, İs­tanbul'daki bütün yüksek okulların öğretim kadrosu ve son sınıf öğ­rencileri katıldı. Radyo naklen yayın yapıyor ve Beyazıt Meydanı'ndaki hoparlörle de halka duyuruluyordu. Üniversite'den mezun olabilmek için İnkılap Enstitüsü'ndeki derslerden ve ayrıca sorumlu tutuldukları Nutuk ve Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti tarafından yayımlanan Tarih kitabının inkılap tarihini kapsayan 4. cildinden başarılı olmak zorunluydu.
Reklam
Osmanlı İmparatorluğu tarihinin VI. Mehmet Han'ı! Türk milleti kan ve ateş içinde hakkı ve hürriyeti için dövüşüyor. Koca bir vatan kıtası, Türk tarihinin kocaman bir parçası düşman istilasında, esaret zincirleri altında inliyor. Böyle günlerde cetlerin millet yolunda ölmeyi kendilerine çok şerefli bir vazife bilmişlerdi. Aynı tarih huzurundaki halini yüzün avuçlarının içinde düşünüyor musun? Ben Türkoğlu, bunu senden soruyorum...
Sayfa 123 - Kaynak Yayınları, 2.Basım, Nisan 2022Kitabı okudu
Kağnısını çeke çeke, kavalını çala çala yürüyen Türk annesi, Türklüğün büyük hanımı!.. Kan kustuğun ve hep siyahlar içinde ağladığın bütün bir tarihin, bütün bir tarihinde inleyen siyah bahtının artık susacağı saatler geliyor. Sen, her davranışında dünyalara yeni manalar yazmış bir soyun annesisin. Sen, büyük anne! Büyük hanım! Yalınayak kanadın, seni duymayanlardan hakaret gördün, aç kaldın, fakat daima hanım ruhuyla yaşadın: efendi duygusunu taşıyan, iki bin yıldır hürriyet aşkıyla yanan bir nesil yetiştirdin... Yalnız sırmalı elbiseler içinde, saray köşelerinde, yalnız rütbeler içinde senin talihine hükmedenler Türk'ün en felaketli bir gününde düşmanlarla birleşirken, bazıları da bu iş çıkmaz derken, duvarları yıkık kulübeciğinde beşiğini salladığın nesil, bu işin çıkar olduğunu, Türk'ün ve Türk tarihinin yaşayacağını gösterdi. Yaşlı gözlerini sil, ak günün sabahı açılıyor. Büyük köylü! Efendi milletim! Uzaklarda, düşman ayakları altında göklere ve senin çalıştığın yerlere bakarak titremiş elleriyle, titrek sesleriyle dualar eden milyonlarca kardeşin seni bekliyor.
Sayfa 102 - Kaynak Yayınları, 2.Basım, Nisan 2022Kitabı okudu
Hatırlatmak isteriz ki, yedi yüze yakın yıllardır süren saray tarihi, son iki asrında, bu milletin her vakit insanlığın üstünde bir kudretle, bir varlıkla kazandığı hakkını, o, daima miskinliğiyle, sefilliğiyle kaybetti.
Sayfa 101 - Kaynak Yayınları, 2.Basım, Nisan 2022Kitabı okudu
Belki toprakların küçüldü. Fakat tarihin büyüdü.
Sayfa 87 - Kaynak Yayınları, 2.Basım, Nisan 2022Kitabı okudu
Reklam
Ey büyük Türk köylüsü! Ey çileli ırkım!.. Sen bundan üç yıl evvel hürriyetini yaralı görünce narin geyiklerin gezindiği çamlı bellerden, dağlardan çıktın; karacalar gibi süzülerek düşman sesleri çınlayan ovalara indin ve yürüdün... Düşmanların seni öldü biliyorlardı. Tarihine dikecekleri mezar taşını bile hazırlamışlardı!.. Sen yine yürüdün, sen silahsızdın, aldırmadın, yürüdün... Ölüme karşı bile! Elleri silahlı gelen düşmanların o vakit birer birer yıkılmaya başladılar. Sen ilerledikçe her şey devrilmeye, kırılmaya, kaçmaya, titremeye başladı. Dünyaları tufanlar aldı. Her şey değişti, bugünkü haline girdi. Çünkü, sen iki bin yılsın. İki bin yılın asil ve yüce duygusunu taşıyan, seni alageyiklerin sütüyle büyüten, ceylan bakışlı, dağlı Türk annesinin oğlusun, onun kucağında yetiştin... Hak yolunda, bütün dünyanın hakkı yolunda kullandığın ilahi gücünün önünde bugün, vaktiyle göklerde süzülen şahinler gibi Termofil'lerini aştığın, Akropol'lerine yıldırımlı sağanaklar akıttığın siyah vicdanlı bir nesil dize geliyor!..
Sayfa 85 - Kaynak Yayınları, 2.Basım, Nisan 2022Kitabı okudu
Yıllardan beri sevgili Türkiye'mizi ve Türklüğümüzü saran karanlıkları yırtacak nurlu güneşin doğuş saatinin çalma anları artık uzak değildir. Buna inanalım ve çalışalım.
Sayfa 58 - Kaynak Yayınları, 2.Basım, Nisan 2022Kitabı okudu
Bu sırada bu vatanı, bu milleti tam ve samimi manasıyla duymuş ve sevmiş bir vatanperver ayağa kalkıyor. Bu, Topçu Ferik Rıza Paşa Hazretleri'dir. Ahmet Rıza Bey'e "Önergenize Türkleri de koyunuz. Zira onlar da Ermeni, Rum, Arap kardeşleriniz kadar mazlumdur. Hatta onlardan çok fazla zulüm görmüşlerdir. Bu devleti asırlardan beri Türk unsuru yaşatmıştır. Hem de her türlü mahrumiyetler, zahmetler içinde yaşatmıştır. Mazlum dediğiniz Ermeni, Rum, Arap kardeşleriniz Türklere çok eza ve cefa etmişlerdir. Onlar da mesul edilmelidir" diye bağırdı.
Sayfa 41 - Kaynak Yayınları, 2.Basım, Nisan 2022Kitabı okudu
Türk genci! Günü gelince sen de yangınlar içinde dimdik ayakta durmasını bileceksin. Bütün bir hasmın yıldırımlarına ve şimşeklerine göz kırpmadan bakacaksın. Onu ayaklarının altında çiğneyeceksin... Çünkü ceddin harikaları senin, ceddin değil. Cet uzaktır. Ağabeylerin, ablaların denecek kadar yakın bir nesil bunu yaptı. Sen de onlardansın. Dünyanın yenilmez soyundansın... Türk'sün, Türk. Bundan daha güzel ad ve san bulunur mu dünyada?..
Sayfa 30 - Kaynak Yayınları, 2.Basım, Nisan 2022Kitabı okudu
235 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.