Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Analiz edildiğinde Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya geçmesi ile başlayan Milli Mücadele hareketi, Amasya Tamimi ile temel ilkeleri ortaya koyduktan sonra Erzurum ve Sivas Kongreleriyle askeri ve siyasi otoriteyi sağlamak yönünde önemli adımlar atmıştır.
Sayfa 114Kitabı okudu
Arap topraklarında bugün bile İngiliz Gizli Servisleri MI5 ve MI6 için bir efsane haline gelmiş biri isim Lawrence; Emirler ve Vahabi, Bedevi aşiret liderlerinin arasında mekik dokuyor
Reklam
Fırtına kesindi şimdi asıl sorulacak soru, ilk kurşunu kimin atacağı iken farklı bir şey oldu. 28 Haziran 1914 günü Avusturya Veliahtı Arșidük Ferdinand bir ziyaret esnasında 1908 yılında ilhak ettiği Bosna-Hersek'in kenti Saraybosna'da Gaulile Princip adında bir Sırplı tarafından bir suikast sonucu öldürüldü ve karşılıklı notalardan sonra arkasına Almanya'nın desteğini alan Avusturya-Macaristan, 28 Temmuz 1914 te Sırbistan'a savaş ilan etti ve aynı gün Belgrad'ı bombalamaya başladı. Gerisi zaman ayarlı tapa gibi geldi. Rusya'nın 31 Temmuz da seferberlik ilan etmesi üzerine, Almanya 1 Ağustos ta Rusya ya, 3 Ağustos'ta Fransa'ya ve 4 Ağustos'ta topraklarından geçiş izni vermeyen Belçika' ya savaş açtı. Bunun üzerine 4 Ağustos'ta İngiltere," Almanya'ya karşı savaş ilan etti. 6 Ağustos tarihinde Avusturya, Rusya'ya savaş ilan etti.
Arkadaşlarına bir sohbetinde; ". Siz yalnızca toprak kayıpları ile meşgulsünüz ama bunun mühim sebeplerine de bakmak lazımdır. Tarihimizdeki vahim hataları iyi tespit etmek ona göre vaziyet almak lüzumu vardır. İktisadi vasiyetimizi askeri vaziyetimizden ve siyasi vaziyetimizden ayrı bir vaziyetmiş gibi görmek vahim bir hatadır...
Avrupalıların Kızıl Sultan adını verdikleri Padişah Abdilhamit ise orduya bakmamaktadır. Aylardan beri maaş alamayan zabitlerin bulunduğunu öğrendim. Orduda talim ve terbiye yoktur. Donanma Haliçte çürümektedir. Bu asırda böyle hükümdarı bulunan bir devleti kolay yaşatmazlar... Nerede Fatih, Yıldırım, Kanuni, Üçüncü Selim gibi kumandanlar? Son devir Osmanlı Padişahları hep cabil ve zavallı kim- seler... Kendileri cahil oldukları için de memlekete düzen verebilecek, millete hizmet edebilecek vezirlere asla tabammül edememişler, memleketi bu hale sürüklemişlerdir.
Arkadaşlarım, sizlere üzülerek ifade etmek zorundayım ki, Osmanlı İmparatorluğu 'nun temelleri Avrupa yakasında iyice sarsılmıştır. Rumeli de Sırp, Yunan ve Bulgar komitacılarını besleyen Ruslar dedelerimizin kanları pahasına aldıkları bu Türk yurdunu bizden koparmak gayretindedirler. Bu bölgede orduların başında bulunan kumandanlar acz içindedirler.
Reklam
Fransız tarihçisi "Türkler,Avrupa'ya ayak bastığı günden beri 'Şark Meselesi' zuhur eti" diyerek meselenin bir Türk meselesi olduğunu vurgulamaktadır. Türkler İslamiyet in hamisi ve İslam aleminin önderi durumuna geçmekle, Avrupa için "Şark Meselesi", Türk veya Osmanlı meselesi halini almıştır. 18. yüzyılda başlayan ve daha sonra da devam eden yenileşme çabalarına rağmen Osmanlı Devleti 19. yüzyılda siyasi bakımdan olduğu gibi ekonomik bakımdan da geri kalmış, temel sanayi kurulamadığı gibi, iyi durumda olan dokuma sanayi bile ülke ihtiyaçları için yeterli üretim kapasitesine ulaşamamıştı. Mevcut sanayi ülkenin tarım ve maden zenginliğini değerlendirmekten çok uzaktı. Üretim büyük ölçüde tarıma dayalı idi. Fakat tarım üretimi son derece düşüktü. Ülkenin tarım ülkesi olmasına rağmen İstanbul gibi büyük şehirlerin çoğu ithal buğdayla besleniyordu.!"
1920 yılına gelindiğinde ise, dünya Müslümanlarının ancak %3'ü (300 milyon Müslümanın 10 milyonu) özgürdür. Bunlar Sakarya ile Aras Nehirleri arasında yaşayan Türklerdir. Onlar da Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde kelimenin tam anlamıyla bir ölüm kalım mücadelesi vermektedirler. İngiliz Başbakanı o sıralarda "Türkler Asya'nın Kızılderilileridir ve akıbetleri de öyle olacaktır." diyerek, Türk milleti için bir yok oluş projesi önermektedir.
Osmanlı İmparatorluğu'nun son yüzyılında, bitmez tükenmez acı ve elem içindeki millet; harap ve bitap düşmüş, en önemlisi geleceğe dair umudunu yitirmişdi. 93 Harbi nden sonra Müslüman Türkler artık kitlesel olarak göç etmeye başlamışlar. Daha sonra göç, 1908-1909 yılları arasında giderek artmış,yaklaşık 1.5 milyon Müslüman'ın yașadığı Makedonya ve Trakya bu tarihte Yunanistan, Sırbistan ve Bulgaristan la yapılan Balkan Savaşları sonrasında kaybedilmiştir. 93 Harbi sonunda imzalanan Ayastefonos ve Berlin Anlaşmaları Karlofça'dan sonra Türklerin en fazla toprak kaybettikleri ve en kötü anlaşma olarak tarihin arșivlerindeki yerini almış; 93 Harbi, Türk tarihinin en büyük felaketlerinden birisi olmuştur. Devletin yıkılışı Balkan bozgunuyla son aşamasına varacak, Birinci Dünya Savaşı ile de tamamlanacaktı.!
256 syf.
7/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Her Türk'ün Türk milletindenim diyenin, Düşmanını bilmek ve tanımanın yolu tarihini bilmekten geçer fikrine katılanların, Tarih ders almadığınız unuttuğunuz sürece tekerrür edere inananların okumasını tavsiye edeceğim güzel bir eser.
Bozkurt Atatürk - Türk'ün Bilge Başbuğu
Bozkurt Atatürk - Türk'ün Bilge BaşbuğuBora İyiat · Kripto · 2014229 okunma
Reklam
"Biz doğrudan doğruya milletseveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur. Bu topluluğun ferdleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa o topluluğa dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur." "Beni olağanüstü bir kişi olarak yorumlamayınız. Doğuşumdaki tek olağanüstülük Türk olarak dünyaya gelmemdir." "Ükeniz sizindir, Türklerindir. Bu ülke, tarihte Türk' tü, bugün de Türk'tür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır." "Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun en evvel, her şeyden evvel Türkiye' nin istikbaline, kendi benliğine, milli an'anelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir." "Türk aydınlarının kendi kendisini bilmemesinden ve başka milletlerde şu veya bu sebeple üstünlük olduğunu sanarak, kendini onlardan aşağı görmesinden doğmaktadır. Bu yanlış görüşe son vermek için Tüklüğümüzü bütün asaleti ve tarihi ile tanımak ve tanıtmak şarttır.
Türkler İslamiyet'in hamisi ve İslam aleminin önderi durumuna geçmekle, Avrupa için şark meselesi, Türk veya Osmanlı meselesi hâlini almıştır. Durum bu olunca, artık İslamiyet ve Türklük aynı anlamı ifade eder olmuştur. Böylece Türk-İslam ve Avrupa-Hristiyan mücadeleleri şark meselesinin temelini teşkil etmektedir.
318 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.