“Üç gömleğimi, kitaplarımı, ceketimi ve bir çift ayakkabımı içine koyup kapatıyorum. Bavul hayli ağır. İçinde ellinin üzerinde kitap var. Romantik İngiliz şairlerin kitabını alıp cebime koyuyorum.
Hemingway'in posterine bakıyorum. Hüzünlü...”
Kadın elinde bir kitapla balkona geldi, kitabı adama doğru sallayarak, güyâ denetlediğini sandığı bir sinirle:
- Dostoyevski'nin "Suç ve Ceza" sını aliim mi, sana mı bırakiim? kinâyeli sorusunu kustu.
- Al! Suç da senin, ceza da senin!
mecâz-ı mürsel böğürtüsünü kükredi adam.