Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
117 syf.
·
Puan vermedi
·
4 saatte okudu
İzgören'in babası, Erdoğan İzgören'e ithaf ettiği kısacık kitap. İçinde babası hakkında izlenimler, fotoğraflar, onu sevenlerin ithaf sözleri, dönemin aile yapısına göndermeler yapacak tespitler, normal baba-oğul ilişkisine dair bir şeyler bulabileceğiniz, size sevdiklerinizin kıymetini bildirmeye yöneltilmiş, yazarın babasına olan saygısını gösterecek incecik kitap..
Uçan Halı Babam
Uçan Halı BabamAhmet Şerif İzgören · İzgören Yayınları · 2007392 okunma
"Hayatın senindir, dilediğin gibi yaşarsın. Sonucuna da katlanırsın. "
Reklam
Geçenlerde Lösev’den bir broşür geldi. Ülkede kan kanserine yakalanan çocukların %87’si fakir aile çocukları. Bunların %11’inin hastaneye gitmek için otobüse binecek paraları yok. Bu ülkenin çocuklarını iyi ve sağlıklı beslememiz lazım. Sadece parfüme harcanan parayla o çocukların sağlığı kurtarılır. İyi koşullarda büyümezlerse ileride sorunlar ortaya çıkıyor.
"Bazen düşünüyorum da hayatta her şeye sahibim; ama bazen o kadar boş şeylere üzülüyorum."
Aslında yaptığımız şey halı dokumak. Attığımız her adım. Yaptığımız her iyilik, her kötülük birer ilmek. Unutulur gider sanıyoruz. Oysa halının üzerine işleniyor. Halı bittiğinde bakıyoruz üstüne, her şey görünüyor. Doğrular, yanlışlar, hatalar, sevaplar. Bir de kimimiz kilim dokuyoruz, kimimiz ipek halılar. Kiminde büyük emek var; kimi makine halısı gibi, pek bedavadan, özensiz yapılmış. Tek yaptığımız halı dokumak..
117 syf.
9/10 puan verdi
·
17 saatte okudu
Kitap bence muhteşem. Okurken, keşke günümüz insanları da Erdoğan İzgören gibi olsa dedim. O zaman bu dünya daha hoşgörülü, sevgi dolu, saygılı, sabırlı, merhametli insanlarla dolardı. Daha kolay çözülürdü problemler. Ahmet Şerif İzgören, bu kitabında babasını anlatmış. Kısacık ama sevgi dolu bir kitap. Bence tüm evlatlar ve babalar öncelikli olarak okumalı. Herkes okudukça kendinden birşey bulacak ve iyi yönde ders çıkartacak.
Uçan Halı Babam
Uçan Halı BabamAhmet Şerif İzgören · İzgören Yayınları · 2007392 okunma
Reklam
Tembelliğiyle ilgili efsaneler ise şunlar: Suna Yengem bir gün çayını koyar, olur da üşenir diye, içine şekerlerini atar, kaşık da içinde getirir verir. Amcam bakar, “Çayımızı da kendimiz mi karıştıracağız” der.
Reşadiye, 1749. Sokaktaki Yıldırım Apartmanı’na gittiğimizde o huzurlu eve ölümün girebileceğini hiç düşünmediğimi fark ettim. Amcamın bu yaşam tarzıyla normalde 150 yıl yaşaması gerekirdi.
Evde yatıya veya yemeğe hep misafirler olurdu. Şimdi kendime bakıyorum da gönlüm, evim, sofram hiç de babam ve annem kadar geniş değil. Yaşadığım evler iki, üç kat büyük ama kalbim onların onda biri kadar.
İzmir’den hatırladıklarım, akşamları eve zıpkın gibi gelen mavi üniformalı bir baba; Konya’daki, sabahlığı kadar pofuduk, seni çok dinleyen bir anne; müthiş çalışkan gerçekten örnek, dirayetli bir abla. Bir de peşinden ayrılmayıp, sevgiyle gözlerinin içine bakıp senden ağabeylik isteyen yüzünün güzelliğine hayran olduğum küçük bir kız kardeş.
Reklam
1974’te Bursa’ya geldik. Eve hep mavi üniformayla gelen babam hâkî bir kıyafetle işe gidip gelmeye başladı. Öğrendik ki Hava Lisesi kapatılıp yerine Işıklar Lisesi açılınca babam ve arkadaşları Kara Kuvvetleri’ne geçmişler. Babamın Bursa’da ilk tuttuğu ev korkunçtu. Eski Garajlar’ın orada dar bir apartmanın beşinci katı. Müthiş bir araç gürültüsü, ki bu araçlar benzinle değil, kornayla çalışıyordu. Evin önünden trafik dörtle beş arası bir saatte kesiliyordu, o arada uyudun uyudun. İki ay dayanabildik. Babam Çekirge’de Kutluevler’de bir ev tuttu. Kutluevler, Güllü Sokak, Bahadır Apartmanı No: 4, Bursa. Cennet gibi bir yer.
Bursa’nın dışında mahalle bittiğinde yemyeşil bahçeler, araziler başlıyor, biraz aşağıda Dobruca Köyü, onu geçtiğinde Uludağ’ın etekleri. Bir şehrin kıyısındasın, diğer yanın büyülü bir orman ve işin güzel yanı kötülük ülkeye inmemiş. Çocuğun sokakta istediğin gibi oynasın, karanlığa kadar. Kalbin küt küt atmaz.
Bursa’da evdeki kitapların çokluğu dikkatimi çekti, evimizin her tarafı kütüphane ve kitaptı. Bugün çoğunu hediye ede ede 3-5 bin kitaptan 500 tanesi kalmıştır.
Bir de babam 29 Ekim, 30 Ağustos, 19 Mayıs gibi millî bayramlarda, Bursa’nın merkezi Heykel’de yapılan büyük resmî törende, kürsüde kalabalıklara şiir okuma, nutuk atma gibi görevleri yapıyordu. O zaman çok hayran oluyordum. Düşün, sen sınıfta sözlüye kalkınca dizin titrer, adam binlerce insana mikrofondan bağırıyor, çağırıyor. (Kahramanlıkla ilgili konularda bağırmak gerekir.) Millette çıt yok ve o kadar fırçadan sonra, bitince, halkın alkış tufanı, olmaz böyle bir şey.
Babamın hayvan sevgisini de Bursa’da fark ettim. Özellikle oğlak çevirme, kuzu kapama, dana külbastı. Baharda tüm aileler, size anlattığım o sihirli ormanda oğlak çevirirlerdi olmaz böyle bir şey. Herkes mutlu, elektriği toprağa veriyorsun şahane rahatlık, şimdikiler bilgisayardan elektrik yükleniyorlar.
383 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.