İki erkek çocuk arasındaki konuşma
(( 2 ve 3 yaştı sanırım.Çok sessiz konuşmaya çalışıyorlar saygı duyuyorlar ama önümüze geçtiklerinin bilincinde de değiller tabii🤭 Çok tatlıydı konuşmaları🤭Bir türlü duymasını istediği çocuk anlamıyor,duymayan kalmadı 🤭)))
-Ben sıkıldım, yarın araba da getirelim tamam mı? süreriz ,burası çok büyükmüş.
-Ne
-Araba da getirelim yarın.
-Ne
-Araba getirelim tamam mı?
İmam: الله أكبر
-Kaç kaç üstümüze düşecekler şimdi 🤭
-Ne
-üff ya sen de bir şey anlamıyorsun.🤭
Dün başka bir şehirden arkadaşlar geldi bize yatıya. Akşam yemeğinde balık yapayım dedim. Gittik eşimle hamsi, yeşillik falan filan aldık. Akşam onlar sohbet ederken ben de giriştim balığa. Masa kuruldu salatalar, mezeler, sohbet muhabbet... Arkadaşıma atar mıyız iki duble dedim. Atarız be dedi. Koyduk rakıları, şana şerefe noroc nazdroviya..
Arkadanda müzik açtım, böyle fasıl şarkıları, Türk sanat musikisi... bir anda halk müziği çalmaya başladı... Arkadaşım, Macar eşine dönüp, bu bizim Caner bir saz çalar uff dinlemeye doyamazsın dedi. Arkadaşıma döndüm o günler eskide kaldı. Artık bir elim sakat sayılır ne eskisi kadar uzun süre ne de iyi çalabiliyorum dedim. Olsun be dedi Macar hanfendi, dinlemek isterim dedi. Zülfü Livaneli'nden, Ahmet Kaya'dan, Arif Sağ'dan birkaç kuple dilimizin döndüğünce söyledik.. İş döndü dolaştı dünya müziklerine geldi. "Eğer dünya bir orkestra olsaydı o orkestranın şefi ya İran ya da Azerbaycan olurdu" dedim. O kadar muazzam. Şarkılar türküler şiirler derken. Konu konuyu açtı kitaplığa bir göz gezdirdim ve Hasan Hüseyin'den
Işıklarla Oynamayın kitabını çıkarıp Macar arkadaşa buyur bir oku dedim. A. okuyordu ama şiirsellik biraz tökezliyordu. Ben okuyabilir miyim dedim. 1 şiir 2 şiir 3, 5 derken okuduk da okuduk. Velhasıl kelam sohbet olursa rakı tatlı olur. Dün içtiğim rakı çok tatlıydı.