Akşam
sisinde uzaklaşan şu atlıya bakıyorum: Nereye
gidiyor? Karanlık ormanlardan, ıssız ovalardan
mı geçecek? Bilmiyorum. Yarın, üstünde mi olurum,
altında mı toprağın?
Kim bilir!
Ben olmadığımda
güller yok, selviler yok! Kızıl dudaklar
yok, şarap da yok! Ne tanyeri ağaracak,
ne gün batacak! Ne sevinç var, ne keder!
Bizimle dönen dünya,
dönmeyecek!
Cenneti
ve cehennemi arıyordum, dünyanın ve
sonsuzluğun ötesinde. Görkemli bir ses
yankılandı göklerde: "Ne arıyorsun?
Cennet de sendedir,
cehennem de!"
Birbirine alabildiğine yakın insanlar arasında da uçsuz bucaksız uzaklıkların söz konusu olabileceğini varsayarsak, yeter ki birbirini kocaman bir gökyüzü altında her zaman oldukları gibi görmelerini sağlayacak o uzaklığı sevmenin üstesinden gelsinler, bu kendilerine olağanüstü güzel bir birlik ve beraberlik içinde yaşamanın yolunu açacaktır.