Veba kitabını, Covid-19 ile mücadele sürecinde okuyabildiğim için mutluyum. Aklımda olmayan bir kitaptı ve özellikle de bu süreçte okumak istedim.
Hem veba hastalığının daha vahim oluşunu hem de kitapta anlatılan 20. yüzyıl ortası dönemin koşullarını (süreç yönetiminin iletişim, ulaşım, teknolojik altyapı yetersizliği nedeniyle oldukça zor oluşu) gözönünde bulundurduğumda, bugünüme ve geleceğe daha aydınlık bakmam gerektiğini öğretti kitap. Evet, biz de kitapta anlatılan insanlar gibi sevdiklerimizden uzağız; ancak telefonların, internetin varlığı haber alımımızı kolaylaştırıyor ve özlemimizi dindirmese de hafifletiyor. Ekonomik anlamda zorluklar yaşamaktayız, aynı kitaptaki insanlar gibi; ancak teknoloji ve bilimin geldiği aşama itibariyle alınabilecek önlemlerin farkındayız, tedaviye yakınız ve en kısa zamanda hayatlarımıza kaldığımız yerden devam edebileceğiz.
İnsanlığın her döneminde zorluk vardı ve bu zorluklar yaşandı, bunlar kimi şekilde atlatıldı ve günümüze kadar ulaşıldı. Genetik kodlarımızda bunun işlenmemesinin mümkünatı yok, belki de bu yüzdendir kabullenişçi yapımız, her şeye kolayca alışmamız, uyum sağlamamız.
Her felaket dönemi insanının hissettiğini hissediyoruz: umutsusuz, mutsuzuz, öfkeliyiz, korkuyoruz... Ama bu dönemler hep vardı ve devam ederek başka felaketleri beraberinde getirdi.
Önemli olan bizden daha kötü durumları da yaşamış felaketzedeleri kabul edip bugünümüze şükretmek ve elbette ki yardımları olabildiğince tedbir alarak beklemek.