Bir umut yok mu baba?" diye sordu. "Umut mu?" dedi. "Olmaz mı? Bir yığın..."
İster Rio de Janeiro'da, ister Hamburg, Bakü, Kyoto ya da Lizbon'da, dünyanın neresinde olursam olayım, akşam yemeği vakti uzak mahallelerde, arka sokaklarda uzun uzun yürür; açık pencerelerden ev içlerini, televizyonun karşısındaki sofralarında oturan aileleri, tıpkı Füsunlarda olduğu gibi, yemek odasının bir parçası olan mutfaklarda anneler yemek pişirirken, çocukları, babaları, evli genç kadınları ve umut kırıcı kocalarını, hatta evin kızına aşık zengin uzak akrabaları görebilmeyi isterdim.
Sayfa 465 - Yapı Kredi Yayınları, 36.Baskı, Eylül 2023
Reklam
Türk Fırtınası diyor ki;
İnsanlara beş çocuk yapın diyeceksiniz sonra da o beş çocuğun babalarının sahibi olduğu üretim ve hizmet araçlarını özelleştirme adı altında talan ederek satacaksınız sonrada o çocukları ve babasını sömüren tefecilere hazine de para yok yaşam pahalılığı var diye sömürge ve köle ettireceksiniz. Bütün kaynakları milli güvenlik tehdidine dönüşen holdinglere aktarıp seçimden seçime umut satarak insanları nereye kadar aldatacaksınız? Siyasi ideoloji veya parti değişse bile devrim ile kamulaştırma yapmak ve üretim ekonomisine geçmek dışında hiçbir çözüm yoktur. Hem ürettiğinden çok üreyip hemde üreyenleri üreten sömürgeci zihniyetlere yem etmenin ahlaklı bir niyet olduğunu artık kimse savunamaz. Önder Karaçay
``Telgrafın tellerini kurşunlamalı’’ Öyle değildi bu türkü bilirim Bir de içime -Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen- Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek Bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen Haberler bilirim mektuplar bilirim.Gamdan dağlar kurmalıyım Kayaları kelimeler olan Kırk ikindi saymalıyım Kırk gün hüzün
Şimdi biz neyiz biliyor musun? Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz. Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilemeyen çocuklar gibi. Artık hiçbir duygusunu anlayamayan çocuklar gibi.
Türk Fırtınası diyor ki;
FENERBAHÇE'Yİ KULLANARAK ALGI DEĞİŞTİRMEYE KALKAN DENSİZLİĞE İNSANLIK AHLAKINI YAŞATAN BİR TÜRK'ÜN YANITLARI Bu yazı ile bugün yeryüzü yerinden oynayacak üzerinde insan olarak yaşayanlar silkinip kendine gelecek. ilmi sır gereğidir. Görülen lüzum üzerine yaşattıklarını sırayla yaşatan ahlakın ihtiyaç duyulan yeni tokat yanıtlarını
Reklam
kerem! umut Mavi Gözlü Dev’in emaneti. Bizler onun öz çocukları. Gördük ve daha da göreceğiz mutlaka o güzel ve fevkalade aydınlık günleri..
Umut öylesine önemli bir inançtır ki, ebeveynler, çocukları en kötü davranışları yapsa dahi işlerin daha iyiye gitme umudunun olduğunu sözlerine mutlaka yansıtmalıdırlar.
Sayfa 137Kitabı okudu
"Öncelikle maddi du­rumu iyi olan ailelerin çocukları gelecek kaygısı olmayışı ve değerler eğitiminin eksikliğinden dolayı gençliklerini boşa harcayıp sonra da yaş ilerledikçe çalışanların işiyle alay edip küçümserler. Bunların dışında daha azılı bir grup daha var ki kendileriyle kolejde karşılaşırız. Onlar daha baştan yenilgiyi kabullenen, işten kaçan pesimistlerdir. Tüm ezik karakterler gibi kıskanç, kendini beğenmiş ve hasettirler. Bunlar kendi türlerinin enteresan bir koludur; sabırlıdırlar, durumları süreklilik arz eder. Sanki umut kırmak için yara­tılmışlar; tüm anları depresyonla dolu gibidir. Eksiklikleri belli bir süre sonra kendilerine büyük zararlar vermeye başlar. Eksikliklerinin farkında olduklarından başkalarının da çalışmasına engel olurlar."
Sayfa 57 - Ediz Yay. , Jules PayotKitabı okuyor
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.