Tarihi romanlarda aşk konusu islenince çok akıcı oluyor.hikayenin yaşanmış olması da ilgimi çekti. Ama maalesef ki bu kadar beklentiyi karsilayamadi kitap.çok duragandi.kendimi romanın içinde bulamadım.
Romantizmin kraliçesi diyorum Jojo Moyes için .. Gerçekten çok güzel , sürükleyici,akıcı bir kitap... Herkes yeni bir başlangıcı hak eder... Yeni başlangıçlar gileğiyle...
Frances ıssız güverteye göz gezdirdi.Burası karankıktan sonra yasak bölgeydi.Uçakların karaltılarının bazıları ay ışığında ,bazıları gölgede,oyun alanında toplanmış çocuklar gibi duruyordu.Yandan görünüşlerinde garip bir çekicilik vardı ve burunları havayı koklar gibi yukarıya kalkmıştı.Yavaşça aralarında yürüdü,parlayan metali okşadı,elinin altındaki serin,nemli hissin tadını çıkardı.En sonunda uçakların hava akımına uyumlu dar göbeklerinin birinin altında oturdu.Beton zemindeki gözetleme yerinde,iki dokuma halatın arasında,ellerini dizlerinin çevresinde birleştirdi ve gözlerini milyonlarca yıldıza,suda rotasını çizen bitmek tükenmek bilmez beyaz köpüğün bıraktığı ize,kapkara denizin,siyah gökyüzünün sonsuzluğuyla buluştuğu o bilinmez noktaya dikti.Ve belki de yola çıktıklarından bu yana Frances Mackenzie ilk kez gözlerini kapattı ve tüm vücudundan geçen ürpertiyle ,tuttuğu nefesin hepsini dışarı bırakmak için kendine izin verdi.
İkinci dünya savaşı sonrasında Avustralya'daki asker eşlerinin kitaptaki tabirle savaş gelinlerinin İngiltere'ye naklini anlatan kitap yaşanmış bir olayı anlatıyor. Çiftçi kızı Magaret,sosyete kızı Avice,16 yaşındaki minik gelin Jean ve ketum hemşire Frances aynı kamaraya düşüyor. Olaylar daha çok bu dördünün çevresinde geçiyor. Jean'ın başına gelen talihsiz olaya ve olayın sonuçlarına ne kadar öfkelenseniz de sonuç ne yazık ki değişmiyor. Sonrasında neler yaşadığını hala çok merak ediyorum. Ona dair birkaç satır daha olabilirdi. En gıcık olduğum tavırları sergileyen Avice'e ohhhh canıma değsin demek isterdim ama suçsuz bir cana kıyamıyorum. içlerinde en hümanist ve iyiliksever olan Margaret. Frances'in sırrı ortaya çıktığındaki tutumuna ve onu sahiplenmesine bayıldım. Ve Frances... ağlamak üzereyken bitti nihayet kitap.
Öyle aman aman duygusal bir kitap değil. Heyecan da pek yok hatta çok durağan idi. Ancak anlatım ve olayların yaşanmış olması mükemmeldi. Bazı yerlerde geçmişle günümüz arasındaki geçişler çok net olmasa da anlatıma ayrı bir tat vermiş. Ben severek okudum. Umarım sizler de okur ve beğenirsiniz. Kitapla kalın.
Bu kitaba gözüme kalın göründüğü için uzun zamandır başlamıyodum ama açıkcası pişman oldum.Neden daha önce okumadım kii!Tek kelimeyle bayıldım,gerçekten kendi açımdan gönül rahatlığıyla öneririm.Alın,okuyun,okutturun!!