Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
UŞAKLAŞMAYI UYGARLAŞMAK SANANLAR!
Yalanla beslenen bir neslin ızdıraplarıyla karşı karşıyasınız; ızdırapları, isyanları ve arayışlarıyla. "Yirmi yıldır her toplumsal sınavda çaka çaka başımız döndü" diyor şair. Asırlık bir faciayı üç kelimeye hapsetmiş: "Uşaklaşmayı uygarlaşmak sanmak".
"Uygarlaşmak, insanın öğrendikleriyle içgüdüsel davranışlarından uzaklaşıp; akıl, mantık ve ahlaklı bilinçle davranabilmesidir. Modelli arabalara sahip olmak ve kullanmak, lüks konutlarda ve semtlerde oturmak, süslü elbiseler giyinmek insanı uygarlaştırmaz." Prof. Dr. Mehmet ÖZHANLI
Reklam
Freud göre mutluluk nedir?
Freud mutluluğu, bir yanda aci ve haz yoksunluğunun olmaması; diğer yanda ise hazza ilişkin güçlü duyguları yaşama olarak nitelendirmiştir. O'na göre mutluluk, en dar anlamıyla zevk (haz) hissidir ve mutluluk dediğimiz şey ileri derecede engellenmiş ihtiyaçların doyurulmasından gelir. Freud'un mutluluk konusundaki görüşleri biraz kötümserdir. Çünkü kendisi insani çoğunlukla vahşi, yontulmamış ve ilkel bir varlik olarak görmektedir. İnsanın mutsuzluğunun sebebini de, medenileşmeye çalışmasıyla açıklamıştır. Yani O'na göre, insan medenileşerek doğasına uygun davranışlardan uzaklaşmak ve bu da nevroza ve mutsuzluğa neden olmaktadır. Adı geçen kitabında bu konuyla ilgili olarak; "Uygarliğin talep ettiği, cinsellik ve saldırganlik dürtülerinden vazgeçme işinin bedeli çok ağır oldu. Sonuç hayal kırıklığı, anksiyete ve suçluluk. Uygarlaşmak için ödediğimiz bedel mutluluğu kaybetmektir. Uygar insan olası mutluluğunu bir miktar güvenlikle takas etmiştir" demiştir.Freud'a göre, mutlu olmaları mümkün olmamasına rağmen insanların bunun için çabalaması insanlığın çıkmazıdır. Kendisi bu konuda,"insanlar mutlu olamazlar, ancak sonuna kadar mutluluk için mücadele edeceklerdir. Bu hem trajik hem de asil. İnsanlar kadere pasif olarak boyun eğmeyi reddediyorlar. Zevk acidan daha iyidir ve mutluluğumuz en üst düzeye çıkarmaya çalışmam için bir neden yoktur. Tüm aciları gideremesek de, bazılarını izale edebilir ve bazılarını da hafifletebiliriz" demiştir.
"Yeni Türk sanatçısı, kendisini Batılı diye alır. İçinde yaşadığı toplumu doğulu diye küçümser. Küçük aydınlar, hatta biraz gözü açık mahalle kızları, yalnız çeviri roman okumakla, Türk filmlerine gitmemekle, basbayağı övünürler. Büyük şehirlerimizin, o Allah muhafaza, sanat çevrelerinde Fransız resmi, İngiliz şiiri, Rus müziği, İtalyan sineması herhangi bir Türk sorunundan önce konuşulur" Asırlık bir facianın üç kelime ile özeti :"Uşaklaşmayı uygarlaşmak sanmak" (attila ilhan/Hangi Batı)