Bir uygarlığın sabit kuralları, disiplini olması gerekir. Bir uygarlık; kanunların üstünlüğü, geleceği önceden görme ve yüksek bir irfan ve kültür seviyesinde bulunma gibi, kendi kendilerine terk edilmiş olan kitlelerin asla ulaşamayacağı şartları gerektirir.
"Her kültür kendisine özgü ifade biçimine sahiptir, bunlar doğar, olgunlaşır, solar ve bir daha geri gelmez... Bu kültürler, bu üst düzeydeki canlı varlıklar, tarlalardaki çiçekler gibi müthiş bir amaçsızlıkla büyür. Bunlar, tarlalardaki çiçekler gibi Goethe'nin canlı doğasının bir parçasıdır, Newton'un ölü doğasının parçası değildir..."
Reklam
Tarih; uzun, karanlık, sessiz, suskun ve kederli bir kabristandır. Çağlar çağların ardından hep boş, hep soğuk, ölümcül ve karanlık; nesiller nesillerin peşinden hep tekrar ve hep taklit; yaşamlar, düşünceler ve idealler hep geleneksel ve kalıtımsal; kültür, uygarlık, sanat ve iman hep ölüden kalma miras...
Efesli büyük Herakleitos'un öğretisindeki gibi ,tüm şeyler ondan gelip ona giden ikili bir yörünge içinde devinirler:şimdi kültür , yetişim,uygarlık dediğimiz her şey ,günün birinde aldanmaz yargıç Dionysos'un karşısına çıkacaktır .
Sayfa 119Kitabı okudu
Chat GPT-4o
Soru: İnsanlık bilinen tarihine göre kültür ve dinamiği umut vaat ediyor mu? Cevabı: İnsanlık tarihi boyunca kültür ve dinamiklerin sürekli değiştiğini görebiliriz. Bazı dönemlerde ilerleme ve uygarlık, diğer dönemlerde ise çatışma ve gerileme gözlemlenmiştir. Ancak, kültür ve dinamiklerin belirli bir yöne gitme eğilimi yoktur; bunlar zamanla farklı şekillerde evrimleşir. Umut veren tarafı, insanlar arasındaki ilişkilerin ve toplumların daha iyi bir anlayışa ve daha iyi bir geleceğe doğru gelişmesine yönelik çabalar olabilir. Bu çabalar, hoşgörü, eşitlik, adalet ve sürdürülebilirlik gibi değerlere dayanarak insanlık için umut vaat edebilir.
Freud (2018, s. 42) bireysel varoluşu haz ilkesiyle açıklar ve onun toplumsallığı yarattığını öne sürerken, “acıya karşı en korunmasız olduğumuz zaman, sevdiğimiz zamandır; en çaresiz olduğumuz zaman ise sevdiğimiz nesneyi ya da onun sevgisini yitirdiğimiz zamandır” der. İnsanın yegâne amacının mutlu olmak olduğunu, bu uğurda çaresizliğe düşmemek için hem doğadan korunması gerektiğini hem de insani ilişkilerini kültürel bir dünyayla güvence altına almaya çalıştığını, böylece uygarlığı yarattığını iddia eder. İlkel insanın bireysel özgürlükler açısından daha hür varsayılabileceğini fakat bunun sürdürülemez olduğunu dile getirirken, uygarlığı sefaletin nedeni olarak gören romantikleri de eleştirir (Freud, 2018, s. 46-56). Diğer bir ifadeyle, içinde yaşadığımız kültür dünyası ve hareket ettiğimiz örüntüler Freud’a göre insan doğasının ürünleridir. Bu nedenle insan toplum içinde yaşar, onun yeniden üretimine katılır, içgüdülerimizin bize bildirdiği gibi kaybetmekten korkar ve çaresiz kalmamak için önemler alır ve böylece uygarlaşırız. Bunun yanında uygarlık, güvenlik ihtiyacı için iki ana içgüdüyü, cinsellik ve saldırganlığı bastırır (Freud, 2018, s. 72). İnsan kendini koruyacak duvarlar örerken, içgüdülerini içeriye yöneltir. |Birikim Dergisi, Sayı 372, Nisan 2020
Reklam
464 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 30 hours
Mısır çok uzun süre ayakta kalmış muhteşem bir menediyet olup, bir o kadar da yıldırım çeken ağaç gibi başından bela eksik olmayan bir medeniyettir. Bu imparatorluk güvenli olmayan bir medeniyetti. Mısır medeniyeti gerek saray entrikaları, gerek savaşlar, gerekse istilacılara karşı verilen mücadelelerde yıkılmanın eşiğine geldi. Günümüzden geriye
Antik Mısır Sırları
Antik Mısır SırlarıErgun Candan · Sınır Ötesi Yayınları · 2018248 okunma
Küçük Asya ya da Anadolu ile Filistin'in İslam coğrafyasının en hassas iki noktası olarak kaderleri birbirine bağlanmıştır. Bunun kanıtı tarihtir. Filistin, 1000 yıl önce haçlı saldırısına ancak Anadolu çiğnendikten sonra kurban düşmüştü. Haçlı saldırısının önünde İslam'ın ilk savunma siperi de Anadolu topraklarında kurulmuştu. Kudüs'ü Haçlılardan kurtararak Kutsal Topraklar'ı tüm dinlerin özgürce varoluşuna açan büyük İslam komutanı Selahaddin Eyyubi şanlı seferini Anadolu topraklarından başlatmıştı. Filistin, en uzun barış dönemine de, Osmanlı yönetiminde, Anadolu ile aynı İslam vatanının bir köşesi olarak yaşadığı zaman sahip olmuştu. Bugün "Yahudi Haçlılığı" ya da Siyonizm, İslam coğrafyasına Filistin'den saplandı ve giderek kuzeye, Anadolu'ya tırmanıyor. Filistin davası için mücadele edenler sadece Filistin'in kurtuluşu için değil, Anadolu'da İslam kültürünün korunması için de, İslam coğrafyasının bugünkü en ön siperinde mücadele ediyorlar. Türkiye kamuoyu, güney sınırlarının hemen ötesinde olup biteni, İsrail adındaki ejderhayı, Batı sömürgeciliğinin İslam, uygarlık ve kültür düşmanı ahtapot kolunu seyirle yetinebilir mi?
Sayfa 12 - Önsöz, Cengiz ÇandarKitabı okuyor
Osmanlı İmparatorluğu'nun gerilemesini durdurmak için bir çare olarak görülen Batılılaşma hareketi, özellikle Tanzimat'ın programsızlığı, bilgisizliği yanı sıra gittikçe hızlanan ekonomik çöküntü yüzünden, bir kültür ve uygarlık buhranıyla sonuçlandı. Hayatımız ikiye bölündü. Batı'nın sanatı, ev eşyası, eğlence tarzları, muaşereti bizimkilerin yanı başında yer aldı. Yönetici sınıfın aldığı kararlarla girişilen bu Batılılaşma hareketi 1923'ten sonra daha da hızlandı ve 'eski' ile bağlarımızı kestik; kendimize özgü yaşayış biçimlerimizi (Tanpınar'ın deyişi ile hayat şekillerimizi) yitirdik; yönetici sınıfın uygun gördüğü yabancı şekiller aldık, ama tam anlamıyla Batı uygarlığına da geçemedik. Oysa "tabii şekilde ihtilal, halkın veya hayatın, devleti geride bırakması ile olur. Bizde ise hayat ve halk, yani asıl kütle, devlete yetişmek mecburiyetinde. Hatta çok defa münevver ve devlet adamı bile... Düşüncenin hazırlanmış yolunda yürümek! En aşağı 1839'dan beri bu böyle" (s. 312).
Sayfa 284 - İletişim Yayınları, 10. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
232 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 19 hours
Yok Olacakken Var Olmak
Yok Olacakken Var Olmak
Yok Olacakken Var Olmak
Müjdat Gezen
Müjdat Gezen
ile söyleşi... "Efendiler!. Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta reisicumhur olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsınız hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim..." Bu, ATATÜRK'ün sanata ve sanatkâra karşı büyük sevgisini gösteren sözlerinden biridir. "Sanatkâr toplum
Yok Olacakken Var Olmak
Yok Olacakken Var OlmakMehmet Çağan · Alfa Yayıncılık · 201019 okunma
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.