Soğuk bi kış sabahındaki kirpiler gibiyiz der Schopenhauer.. Birbirimize sıkıca sokuluyoruz üşümemek için. Ve fakat dikenlerimiz birbirine batmaya başlayınca bu defa olabildiğince kaçıp uzaklaşıyoruz. Bu kez de soğuktan tir tir titriyoruz. Ne yapmalı Ne yapmalı? diyoruz sonra. Azcık gel bana bazı bazı diyoruz. Ne çok yanaş ne çok uzak dur. Birbirimize yaklaşalım da rüzgar alıp götürmesin minnak bedenimizi, çokta yanaşmayalım çünkü dikenlerimiz rahatsız ediyor. İşte insanlarla aramızda ki mesafe de böyle olsa güzel olmaz mı? Birbirimizin açığını arayacak, eleştirecek, şöyle yapmalısın diyecek kadar yaklaşmasak; birbirimizi yalnız bırakıp ıssız çöllere de çekilmesek güzel olmaz mı? Bireysel alan.. özel alan.. Ben senin sahibinim diyen duruşa, laçka bakışa, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasıncılara karşı bir başkaldırı değil mi?