ÜSTADIM'IN VEFATI...
Üsküdar’daki baba evindeyim... Harun Yüksel’deki çantama kavuşuyorum... Birkaç saat sonra Bostancı’daki evdeyim... Hâne ehli, enişteleri Necip Fazıl’ın evinden Neslihan Hanım ve kızları Zeynep ile
FATİH'İN DİRİLİŞİ...
Bir gün Fatih dirilecektir!!! Evet; lâf ve hayâl âleminde değil, doğrudan doğruya madde ve hakikat dünyasında Fatih dirilecektir!!! Bir gün, Fatih, sandukasının ihtiyar kapağını genç omuzlarıyla
Reklam
Fethi Gemuhluoğlu...
- “Kendisine hiçbir tecelli zemini aramayan bir tevekkül zarfına bürülü, sessiz ve sedasız, ortada görünenlere su taşıyıcı fikir sakası Fethi Gemuhluoğlu...” Üstadım’ın çizdiği onun portresine benim ekleyebileceğim tek husus, ömrümde bu kadar hasbî, kendini bu kadar silen, bu vasıflarını da tersinden riyâ hâlinde tecelli ettirmeye bakmayan bir ikinci şahıs görmemiş olduğumdur... Fakat ona karşı duyduğum hürmet ve sevgiye zıt bir cereyan hâlinde, benim mizacımın sarmaşacağı bir insan değildi!.." (...) -"Fethi Gemuhluoğlu ağabey, o zaman -1971- herhalde 50-55 yaşlarında olsa gerek... Aslında sistemli ve örgütlü bir çalışma içinde olsa -meselâ bugün İBDA'da-, müthiş verimli... Elini sıktığı adam, kim olursa olsun, adeta sinekten bile yağ çıkarırcasına bir fayda zihniyeti güden bu güzel adama meftun... Meselâ ondan vaktiyle burs alıp okumuş adam, nereye giderse gitsin onun tarassutu altındadır; günü gelir, filancanın işi için o falanca işe yarar... Müthiş geniş bir çevre ve her kesimden, her partiden insanlar... Hiç kimse, kendi kesesinden şahsiyet devşirmeye bakmayan bu insandan rahatsız değil... Ama bana gelince!.."
Salih Mirzabeyoğlu
Salih Mirzabeyoğlu
,
Tilki Günlüğü - 5
Tilki Günlüğü - 5
, Vâridât: Fethi Gemuhluoğlu, ″CASUS HARP GEMİSİ″ başlıklı 3 Haziran bölümü, sh.503-506
MEVLÂNA REZALETİ...
Üstadım’ın Eylül 1980 tarihli, “Mevlana Rezaleti” başlıklı yazısı: Ne korkunç bir başlık değil mi?.. Birdenbire insana gelen his şu: Mevlâna’yı korumak için mi, batırmak için mi kullanılıyor bu
- VÂRİDÂT: EYÜP SULTAN
İstanbul’un Anadolu’daki herkes tarafından bilinen tek semti Eyüp’tür. Bu semte “Eyüp” denilmesinin sebebi, Eba Eyyüp Zeyd oğlu Halid’in burada, nurdan bir türbe içinde yatıyor olmasıdır. Emevî halifelerinden Muaviye’nin oğlu Yezid’in kumandası altında, Muaviye zamanında büyük bir Arap ordusu İstanbul önlerinde görünmüştü. Bu orduda, birkaç sahabîyle birlikte Eba Eyyüp Zeyd oğlu Halid de vardı. Arap ordusu, yaklaşık 50 000 askerden ibaretti. Bunlar 200 parça kayıkla önce Rodos limanına, oradan da İstanbul’a gelmişlerdi. Arap ordusu şehri sarmış ve savaş altı ay sürmüştü. Zeyd oğlu Halid, bu altı ay içinde yapılan bir kazada şehit düşmüştü.
Ağustos 1994
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.