Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Maintenant III: Oscar Wilde Yaşıyor
1913 yılı, 23 Mart gecesiydi. Eğer o kış akşamı hâlet-i ruhiyemi anlatmak isteseydim derdim ki hayatımın en kayda değer anlarıydı. Hayatımın acayipliklerini sunmak istiyorum size, doğasını garipliklerimin; tiksinç doğamı, beni daima doğru bir yola sevk olmaktan alıkoysa da asla hiçbir şeye değişmeyeceğim doğamı: bazen dürüst kıldı beni, bazen
Maintenant III: Oscar Wilde Yaşıyor (Kendi çevirilerimden)
1913 yılı, 23 Mart gecesiydi. Eğer o kış akşamı hâlet-i ruhiyemi anlatmak isteseydim derdim ki hayatımın en kayda değer anlarıydı. Hayatımın acayipliklerini sunmak istiyorum size, doğasını garipliklerimin; tiksinç doğamı, beni daima doğru bir yola sevk olmaktan alıkoysa da asla hiçbir şeye değişmeyeceğim doğamı: bazen dürüst kıldı beni, bazen
Reklam
"Yatırıldığı akıl hastanesinde ölü olduğuna inanan ve bu nedenle de yemek yemeyen ve hiç bir yaşamsal faaliyete katılmayan hasta, tüm uzman psikiyatristlerce girişilen her çabaya rağmen ölü olmadığı konusunda bir türlü ikna edilememiş. Hastanın bu kararından vazgeçmeyeceğini anlayan ve tedavisini üstlenen psikiyatristlerden biri, sonunda hastaya, ölülerin kanayıp kanamayacağına dair bir soru yöneltir. Hasta: “Tabii ki kanamaz. Çünkü, ölülerin tüm hayat fonksiyonları durmuştur” der. Bunun üzerine psikiyatrist, küçük bir iğne alıp hastanın parmağına batırır. Bir müddet şaşkınlıkla parmağına bakan ve kanadığını gören hastanın tepkisi ilginçtir: “Lanet olsun! Ölüler de kanarmış..” İbn-i Sina’nın dediği gibi: Hiç kimse görmek istemeyen biri kadar kör olmaz. Siz istediğinizi anlatın duymak isteyen duyar, görmek isteyen görür. Bu yüzden kimsenin inandığı doğruyu değiştirmeye çalışmayın 🌸
Siz istediğinizi anlatın duymak isteyen duyar, görmek isteyen görür.
“Yatırıldığı akıl hastanesinde ölü olduğuna inanan, bu nedenle de yemek yemeyen ve hiçbir yaşamsal faaliyete katılmayan bir akıl hastası, tüm uzman psikiyatristlerce girişilen her çabaya rağmen ölü olmadığı konusunda bir türlü ikna edilemez. Hastanın bu kararından vazgeçmeyeceğini anlayan ve tedavisini üstlenen psikiyatristlerden biri, sonunda hastaya ölülerin vücudunun kanayıp kanamayacağına dair bir soru yöneltir. Hasta; ‘tabii ki kanamaz, çünkü ölülerin tüm hayat fonksiyonları durmuştur’ der. Bunun üzerine psikiyatrist küçük bir iğne alıp hastanın parmağına batırır. Bir müddet şaşkınlıkla parmağına bakan ve kanadığını gören hastanın tepkisi ilginçtir. ‘Lanet olsun! Ölüler de kanarmış’ der.” İbn-i Sina’nın dediği gibi: Hiç kimse görmek istemeyen biri kadar kör olamaz.
Yatırıldığı akıl hastanesinde ölü olduğuna inanan ve bu nedenle de yemek yemeyen, hiç yaşamsal faaliyete katılmayan hasta, tüm uzman psikiyatristlerce girişilen her çabaya rağmen ölü olmadığı konusunda bir türlü ikna edilememiş. Hastanın bu kararından vazgeçmeyeceğini anlayan ve tedavisini üstlenen psikiyatristlerden biri, sonunda ölülerin kanayıp kanamayacağına dair bir soru yöneltir. Hasta " Tabi ki kanamaz. Çünkü, ölülerin tüm hayat fonksiyonlari durmuştur" der. Bunun üzerine psikiyatrist, küçük bir iğne alıp hastanın parmağına batırır. Bir müddet şaşkınlıkla parmağına bakan ve kanadığını gören hastanın tepkisi ilginçtir: "Lanet olsun! Ölüler de kadarmış.." İbni Sina' nın dediği gibi: "Hiç kimse görmek istemeyen biri kadar kör olamaz." Siz istediğinizi anlatın duymak isteyen duyar, görmek isteyen görür. Bu yüzden kimsenin inandığı doğruyu değiştirmeye çalışmayın.
İnsanlar duymak istediklerini duyar görmek istediklerini görür hissetmek istediklerini hisseder gibi gibi gibi o yüzden gerçekten neyi merak ediyorsanız onu sorun duymak istediğinizi sorma zahmetine girismeyin .....
Reklam
"Yatırıldığı akıl hastanesinde ölü olduğuna inanan ve bu nedenle de yemek yemeyen ve hiç bir yaşamsal faaliyete katılmayan hasta, tüm uzman psikiyatristlerce girişilen her çabaya rağmen ölü olmadığı konusunda bir türlü ikna edilememiş. Hastanın bu kararından vazgeçmeyeceğini anlayan ve tedavisini üstlenen psikiyatristlerden biri, sonunda hastaya, Ölülerin kanayıp kanamayacağına dair bir soru yöneltir. Hasta: "Tabii ki kanamaz. Çünkü, ölülerin tüm hayat fonksiyonları durmuştur" der. Bunun üzerine psikiyatrist, küçük bir iğne alıp hastanın parmağına batırır. Bir müddet şaşkınlıkla parmağına bakan ve kanadığını gören hastanın tepkisi ilginçtir: "Lanet olsun! Ölüler de kanarmış.." İbni Sinan'nın dediği gibi: Hiç kimse görmek istemeyen biri kadar kör olmaz. Siz istediğinizi anlatın duymak isteyen duyar, görmek isteyen görür.
"Yatırıldığı akıl hastanesinde ölü olduğuna inanan ve bu nedenle de yemek yemeyen ve hiç bir yaşamsal faaliyete katılmayan hasta, tüm uzman psikiyatristlerce girişilen her çabaya rağmen ölü olmadığı konusunda bir türlü ikna edilememiş. Hastanın bu kararından vazgeçmeyeceğini anlayan ve tedavisini üstlenen psikiyatristlerden biri, sonunda hastaya, ölülerin kanayıp kanamayacağına dair bir soru yöneltir. Hasta: “Tabii ki kanamaz. Çünkü, ölülerin tüm hayat fonksiyonları durmuştur” der. Bunun üzerine psikiyatrist, küçük bir iğne alıp hastanın parmağına batırır. Bir müddet şaşkınlıkla parmağına bakan ve kanadığını gören hastanın tepkisi ilginçtir: “Lanet olsun! Ölüler de kanarmış..” İbni Sinan'nın dediği gibi: Hiç kimse görmek istemeyen biri kadar kör olmaz. Siz istediğinizi anlatın duymak isteyen duyar, görmek isteyen görür. Bu yüzden kimsenin inandığı doğruyu değiştirmeye çalışmayın 🌸
"basının yaptığı şey, duymak istediğinizi bildiği yalanları söylemektir. basın, okuyucularının ya da izleyicilerinin neye inandığını kestirebilir ve onların egolarına yaltaklanarak ve onlara akıllı olduklarını anlatarak cebini doldurabilir. yalan söylerler ve izleyicilere haklı olduklarını anlatırlar ve zihninizi hiçbir konuda değiştirmeye kalkışmazlar. ve izleyici onlara, övgüler düzerek ve bu tatlı yalanları duymak için para ödeyerek onları ödüllendirir."
24 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.