Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir hayata şahitlik etmek bazen insanın solunu kesecek kadar ağır bir gösterime dönüşüyor
Bir şeyi daha söylemeliyim. Onu evlenmeden önce de tamm yordum ve ona âşık olduğumu o zaman da söylemedim. Bunun acısını ölene dek taşıyacağım. Bunu hakkediyorum çünkü. Ona aşkımı neden söylemediğime gelince filmlerden apartma bir ideyle, onun benimle mutlu olabileceğine inanmıyordum. Yani ona çok yakın olursam zarar vereceğimden korkuyordum. Uzakta durursa aşkımdan zarar görmez. Birlikte yaşanması güç bir adam olarak, dünyası karmaşadan kurtulamayan bir adam olarak, son derece iyi bir aile yaşantısı olan ve fazlasını hakkeden onu, kendime karşı koruyordum. Şu an evli olduğu adamla evlenmesine, birlikte olmasına göz yumdum. Biliyorum ki, bunu istemeseydim asla olmazdı. Ancak düzenli bir hayatı olan, iyi bir işi ve ailesi olan, onu koruyacağından emin olduğum o adamla evlenmesine razı oldum. Bunun aptalca olduğunu biliyorum. Benimle birlikte olmak pahasına her şeye göğüs gereceğinden de eminim. Kendi kendimin korkusu olmuştum. Gittiğim her yere bu belayı taşıyordum. Onu korumam gerekiyordu ve yaptım. Sonuçta müşfik, iyi niyetli, onu seven bir adamla evli. Ama ona olan aşkımdan da emin. Böyle saçma bir durum işte...
Reklam
Şimdi kalkıp da seni seviyorum desem. Söyleyemem ki... Bunu kendime bile söylemeye cesaret edemedim ben. Bunu içimde hissettiğim ilk andan itibaren içimde saklıyorum
Karşıdaki hiçbir şey sormasa. Yargılamadan yüzünü ekşitmeden. Saate çaktırmadan bakmaya uğraşmadan, dudak bükmeden dinleyiverse anlatacak o kadar çok var ki...
"Hakikat gösterişe gerek duymaz. Sükûnetli olmalısın. Bağırmadan, öfkelenmeden hakikati sahip olduğunca diğerleriyle paylaşmalısın. Tamamını kendine saklamaya çalışırsan ruhunu aşındıracak kadar ağırlaşır."
"Gerçeğe sahip olmak her babayiğit'in harcı değil. Aklını, kalbini, bedenini sahip olduğun gerçeğin beklentilerine cevap vermek için kullanmalısın."
Reklam
"...doğrusunun ne olduğunu biliyorsan onu taşımanın zorluklarını da göze almalısın"
Şirkette çalışacaklar, kendilerini gösterecekler sonra da yük- selecekler ve daha da yükselecekler daha da yükselecekler. Lanet olası heriflerin başları gökyüzüne değecek. İyi evlerde oturacaklar, iyi arabalara binecekler, iyi mekânlarda dolaşacaklar, iyi kızlarla birlikte olacaklar. Hepsi de kudurmuş gibi yükselme yolları arıyoг. Yedikleri her bokun yükselmeye etkisini hesap edip duruyorlar. İşlerine yaramayan ve kariyerlerine olumlu etki sağlamayacak bir şeyi yapmaları mümkün değil. Çünkü nevzuhur yalancı peygamberleri onlara böyle söylüyor. Hayatta kazanmak için her şeyi yapabilecek durumdalar. Bu yüzden onlara katil muamelesi yapıyordum. Onları aşağılıyordum, odamdan kovar gibi gönderiyordum, birbirlerinin önünde aptallıklarını yüzlerine vuruyordum. Bunun doğal bir sonucu olarak da, hepsi benden öldüresiye nefret ediyordu. Bunu hepimiz biliyorduk. Onlar için bir kahve fincanı kadar bile değerim yoktu. Unutmadan söyleyeyim kahve fincanlarına da kendilerini başarı yolunda motive edecek sloganlar yazdırıyorlardı. Bu fikri bir seminerde NLP uzmanından almışlardı.
Ölüm adil bir yargılanmanın ilk duruşmasıdır. Ve sanıyorum annem adalete çokça ihtiyaç duyuyordu. Çünkü hayatı boyunca sorulmamış o kadar çok hesap vardı ki...
Kadının bir tek beklentisi vardı aslında. Dul olarak hayatan sürdürmek elbette oldukça zordu. Bir adamla birlikte olmak, mütevazı bir nikah yapmak, evine yerleşmek ve çocuklarına bakmak ona yetiyordu. Bunu ona konduramıyordum. Oysa o bir kadımdı ve bu sıradanlıklardan uzak olmalıydı. Onun bakışları için şarkı söylenmesi gerekiyordu. Parmak uçlarına şiirler kondurmak gerekiyordu. Onun için kimseler yokken ağlamak gerekiyordu.
Reklam
Aşk gibi bir duyguyu filmlerde bile görmemiş bir adam, sadık kadının hüzünlü bakışlarında gizlediği güzelliğine iktidar kurmaya hazırlanıyordu
Kadının sadakati, bu adamı doğru dürüst tanımasına bile engel oluyordu.
Hüzün ve acı bir annenin bakışlarına kadar indiyse onun kat kat fazlasını yaşıyor demektir. Çünkü bir annenin çocuklarına bakarken izleyebileceği hüznün boyutu çok geniştir.
Gururu kırılmış bir adam artık hiçbir şey yeniden başlayacak gücü kendinde bulamaz. Yalnız ve kafası karışıktır. Düne kadar doğru ve gerekli gördüğü şeylerden artık emin olmamanın huzursuzluğunu yaşar. Geride kalan son kuvvetini, öfkeli bir yumruğa dönüştürüp hiç umulmadık bir anda, beklenmedik birine yönelip kırılmış gururunu onarabilmenin beklentisi içindedir. Yaralı bir hayvanın hayatta kalabilmek için pusuda beklemesi gibidir.
Yasin okunan evlerin bereketleneceğini söylerdi annem. Evimize huzur ve esenlik dolarda okuduğunda. Yasin evimizin direğiydi. Okunmazsa her şey altüst olacaktı sanki. Annem okurken Dünya Bizim etrafımızda dönmeye başlıyordu. Melekler yanımıza sokulup kalplerimizi Allah'a çeviriyorlardı. Uzun bir etek giyip başına tülbent takıyordu. Öyle zamanlarda annemi meleklerden ayırmak mümkün değildi benim için.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.