Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dönmek isterim geriye Her gün yeni bir gün eklense de Dönmek isterim o güne, geçmişe Tekrar tanışmak isterim seninle Yeniden yeni bir gün geldi geçti! Seni görmüyorum ve sen de beni Bilmem ki hiç görmüş müydün zaten beni
Bütün inzivalar mahrumiyet üzerine kurulur.. Çalışmaksa çalışmak, konuşmaksa konuşmak, küfürse küfür, dalgaysa dalga, içmekse içmek, eğlenmek ve hazsa haz.. kaldı ki Dopamin fazla uyarıldığında zihinsel çöküşe şahit olur beden.. çokça yaptığınız şeyden kendinizi mahrum bıraktığınızda halinizi görmek için kocaman bir alan açılır.. Hep daha fazlasını isteyen ama hiçbir zaman tatmin olmayan yönümüzü de törpülüyor, tekrar küçük şeylerle tatmin olmayı öğretiyor inzivalar.. O alanda sevginin boşluğunu dolduruşunuz, kendinizinkini yükseltmekten diğerinin sesini duymayışınız, bir türlü yakın olmayışınız, güzelliklere izin vermeyişiniz, ağlanacak halinize üzülmeyişiniz ve daha neler belirir.. Her yıl ramazan geldiğinde benim de aklıma düşer; inanmak ve dinle hiç alakasız bir şekilde nefs sadece beden değil aynı zamanda ruh, kendilik, akıl da demek.. Oruç tutar gibi hayatımızda çok olanlarla da ilişkimize baksak kim bilir ne bayramlar geçiririz..
Reklam
hayat; kelimeleri daha dikkatli seçmem gerektiğini, benzer olaylarda herkesin aynı kefeye koyulmaması gerektiğini, sinir anı geçene kadar susmam gerektiğini, gelecek planlarından herkese bahsedilmemesi gerektiğini, kimseyi kendi seçimlerinden dolayı yargılamamak gerektiğini, ders öğrenilmediği takdirde tekrar tekrar aynı şeyin yaşanacağını, istediğim her şeyi yapacak kudrette olduğumu, ne olursa olsun kalbimi ve ruhumu karartmamam gerektiğini, sevginin çok yüce olduğunu, insanın kendini sevip, kendine değer vermediği sürece hiç kimsenin ona değer vermeyeceğini ve buna bağlı olarak değer görmediğim yerde durmamam gerektiğini, ve bir kapı kapanınca daha güzellerinin açıldığını öğretti.
Toparlandım dedikçe her şey tekrar yerle bir oluyor ve ben aynı yere dönmekten çok yoruldum.
sumeyyesakarya.blogspot.com/2024/03/gunce-o... Her yıl Ramazan'da israilin GAZZE'ye saldırması endişesini taşırdım ve haksız olmazdım. Sonra dönüp kendimi levm ederdim. "Ya hu her Ramazan bu korkuyu yaşayacak kadar neden acizim? Neden aciziz? Neden zalime "zalimsin" demeyi sadece üç- beş meydanda toplanıp "lanetlemekten" öteye geçiremiyoruz? Neden ama neden bütün meseleyi "politik şartlardan" (çıkarlar?) ibaret görüyoruz?? Yahu hiç mi sivil vicdanımız yok bizim? Ya hu 30 yıldır birbirini tekrar eden eylemler dışında ortaya koyabileceğiniz hiç mi aktüel bir eylemimiz olmaz bizim? Bu yıl Gazzeliler için endişe taşımıyorum. Çünkü ben eminim ki onlar bu dünya denilen sınavın kazananı.... Ben kendimizden endişe duyuyorum! Acıyı dahi nereye koyacağını bilemeyen, hiçbir krizi bağımsız bir şekilde yönetme becerisi olmayan bizden endişe duyuyorum. Neşe dolu iftar sofralarımızda dünya mazlumları için de bir yer açar mıyız? Yahut cinnet halimizi iftar sonrası tatlılarımızla mı taçlandırırız? Ne dersiniz?
En sevdiğim şiirlerden
Desem ki Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim Senden kopardım çiçeklerin en solmazını Toprakların en bereketlisini sende sürdüm Sende tattım yemişlerin cümlesini Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar
Reklam
İki Şehrin Hikayesi
Bu kitabın bana etkisi çok güzel olmuştu ben küçük yaşlarındayken ve şimdi tekrar okumaya karar verdim
Gecenin dördünde gelip ruhlarımızla karşılaşmak kimsesizliğin ve tenhalığın tam ortasında.. Herkes evlerinde aynı şeyleri düşünürken hepsinin dışına çıkıp sadece izlemek.. Her şeyin dışında durmak, soğuğun ve günün dışında, düşüncelerin dışında ve insanların dışında. Elbet karşılaşacağız tekrar hiçliğin bir köşesinde Bir gün var olmak için. 🍷
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.