...
Ve bileklerimden oluk oluk kan akarken
Kana bile bakamazken
Gideceğim yanınızdan
Ölüm haberimi duyunca şaşıracaksınız
Ama biliyorum ki içten içe sevineceksiniz
Kurtulduk diyeceksiniz, kurtulduk
Neyden, kimden bilmiyorum ama
İçten içe haykıracaksınız: kurtulduk diye
Katilimin siz olduğunu bildiğiniz hâlde
Bir gram bile üzülmeyeceksiniz
Cenazemse kimsesizler mezarlığında
Yabancı ruhlarla bile bir o kadar yakın olurken
Size hâlâ 'siz' diyecek kadar uzağım.
Yoruldum, uyanmak istemiyorum artık
Herkes bunalımda, ben bunalımdayım
Özlüyorum geçen her günü
Yarın özleyeceğimi bildiğim hâlde
Tiksiniyorum bugünden, olacak yarınlardan
Hani özgünlük diye bir şey vardır ya:
En çok sana yakışıyor.
Kendini sevdirecek kadar çok yakışıyor.
Güzellik herkeste var ama sendeki farklı
Sendeki sana yakışıyor
Öyle ya en çok sana yakışıyor.
Gözyaşı herkesin aynı, aynı ama
Seninki farklı, sen farklısın.
Öyle ya kendini sevdirecek kadar farklısın.
Değiştim ben, geçmişe oranla geliştim
Yine de yargılanıyorum, dünümden dolayı yargılanıyorum!
Bugüne bakamıyor insanlar, nedense hep hatayı arıyorlar
Oysa hatamı düzeltmek için bugün vardım, anlamıyorlar.
Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir
Solarken albümlerde çocuklar ve askerler
Yüzün bir kır çeçeği gibi usulca söner
Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir
Sonra eğildi sevgilinin yüzüne
Sürdü bulutlanmış gözlerini
O güzellikler ülkesine
Baktı baktı ve dedi ki:
-Hayatında güzeldin
Ölümünde güzelsin
Öldün
Bir daha ölmeyeceksin!
Bir bahar yağmuru gibi süzüldü yaşlar
Dondular sessizce; insanın son evinde
Soğuktu hava: Belli ki kasvetli bir gece
Bir çarşaf vardı üstünde: beyaz ve ince
Metrelik evinde yatıyordu sessizce
Lalelerle süslüyordu bahçesini
Lalelerle beraber bedeni de yok oldu
Geriye kalan bir fatihaydı;
Çoktan ölmüştü işte, sessiz sedasız