Kesinlikle hayır. Zira sosyal medya ve internet sayesinde dünyanın bilgisini tüm dünyayla aynı anda ulaşıyoruz . Bunlara belki uyumak zorunda değiliz ama bilmek ve bu bilgiyi adapte olmak zorundayız
Zihnimiz mutluluğa alıştırıldığında bir canavar gibi onu aramaya başlar . İnternet kötüye kullanımının da temel mekanizması, bizi gündelik hayatın dertlerinden uzaklaştırıp oluşturduğumuz alternatif dünyada sanal mutluluklar yaşatma kolaycılığıdır.
Sanal dünya gerçek hayatta cevabını oluşturmamız beklenen “ben kimim” sorusuna alternatif bir cevap yaratabilme sahnesidir. İlkinden memnun değilseniz ikincisinin daha çekici hale gelme ihtimali yüksektir . Ya da ilkini oluşturmak zorlu bir süreçken sosyal medya profili üzerinden ideal bir ben oluşturmak daha kolaydır . Henüz kendi kimliğini geliştirememiş bireylerin sanal dünya üzerinden oluşturduğu kimliğe “ asıl ben” leriymiş gibi sarılmaları ve gerçek hayatta bir kimlik geliştirmeyi erteleyebilecekleri ve bu nedenle internet bağımlılığına daha yatkın olacakları düşünülebilir. Bu da 11-19 yaşları arasını özellikle risk grubunda görmemizin ana nedenidir.
Biri düşününki kendiyle aynı dili konuşan, aynı ırka sahip, aynı zevklere sahip insanlarla bir arada yaşamasına rağmen Albert Camus’un romanında yabancı sıfatına tabi tutuluyor. Sahi yabancıyı kime deriz? Romandaki karakter kendine yabancı; kendi bedenine, kendi ruhuna, kendi düşüncelerine yabancı. Kendine öylesine yabancıki başka insanların eline kendi kararlarının kumandasını verebilecek kadar.
Ancak bu karakter bize o kadar çok benziyor ki ... Yazar adeta bu çağ insanının içine düştüğü yabancılaşmayı usta bir dille yazmış. Kesinlikle okunulmalı. İyi okumalar dilerim.
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019111,3bin okunma