Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

M...

M...
@vesairenotlar
Bildikleriyle amel etmeyen birinin, bilmediklerini öğrenme çabası içinde olması mantıksız değil midir? (Rasim Özdenören)
Her zaman öğrenci
Yüksek lisans
32 okur puanı
Şubat 2021 tarihinde katıldı
Sen ve ben bilinci yerine biz bilincini oluşturmak olaylara ve kendinize bakış açımızı da değiştirecektir. çünkü biz bilincinde kimin daha güçlü olduğu yarışı ve kimin kimden korkması gerekir telaşı yoktur. Biz bilincinde üstünlük ve hep en iyi olma anlayışı da yoktur. (M.klg)
Reklam
Bir şarkı sözü şu cümleler, kısaca yazıp uzunca anlatan sözcükler ve nicesi vardı bu türden insandan birikintiler komple boyalı hurda insanlar; ''Başkalarının dünyalarında yaşayıp kendi dünyasından taşınanlar. Fazlasıyla aşıranlar kandırmayı başaranlar yalanlarıyla yarışanlar.''
İnsanlar senin sesini duyar, Cenab-ı Allah ise kalbini... Bu minvalde efendimiz sav'in şu sözü manidardır. "sizden herkes ihtiyaçlarının tamamını Rabbimden istesin hatta kopan ayakkabı bağrına varıncaya kadar.."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Henüz beşikte iken konuşup, ilk sözüyle de Ben Allah'ın kuluyum diyerek başlayan ve bununla kulluğunu vurgulayan İsa peygamber (a.s.) gibi , aynı cümlenin her koşul ve her zeminde dilimize pelesenk olmasını ve hatırımızdan hiçbir an ve zaman çıkmamasını nasip et Allah'ım.
En çok da bunu bildiğimiz halde yapamamak büyük problem oluşturuyor bence..
Fatma

Fatma

@Maivesiyahh
·
01 Haziran 2023 13:55
Tecrübe İle Sabit
"Çok samimiyet saygıyı azaltır, çok iyilik suistimal edilir, çok sevgi nankörlük getirir. Çok'lar sıkıntı... Denge esas..."
Reklam
Anlamıyorum belki de anlayamıyorum insanların bu acımasız tebessümlerini Verdikleri huzursuzluktan duydukları huzur hâllerini. Pencereyi ışığa açıp birlikte güler yüzle dolup taşmak, Dudaklardan düşecek her bir harfi samimiyetle birlikte uğurlamak zor mudur anlayamıyorum. (M.klg)
Tolstoy diyor ki: “Cahilde eksik olan akıl değildir, o kurnazdır; eksik olan ahlaktır. Cahil, güçlüdür. Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan kötü insandır.”
Neme gerek ki şanın şöhretin paran pulun keyfin Dünya yalan Ölüm gerçek bir gün kalacak iskeletin
Allah'ın insan için yarattığı belki de farkında olmadığımız çok güzel bir nimeti var: Ritim duygusu. Merdiven iniş ve çıkışlarda her bir basamak arası o kadar eşit şekilde ve ölçüye riayet edilerek yapılmış ki insan hiç düşünmeden ölçüp hesaplamadan adımlarını belli bir düzen ve ahenk içerisinde atarak merdiveni kullanır. Bu basamakların her birinin eşit aralıklarla yapılmış olması ona bir güven aşılar. İnsan farkına varmasa bile Allah'ın bize yarattığı bu ritim duygusu nimeti, adımlarımızı öyle güzel ayarlar ki hiç düşünmeden ölçmeden ayaklarımızı merdivenin mesafelerine göre atmamızı sağlar. Tıpkı bunun gibi insani ilişkilerde de bir ritim olması, ritim duygusu taşınması ve ona göre bir hayat ölçüsü takınılması kaçınılmazdır. Yani insani ilişkilerde; ahlak, hukuk, ticaret ve gündelik işlerimizin her safhasında bir ritim duygusu vardır. Bu ritmin tökezlemesi ve en ufak bir nizamın inkıtaa uğraması, insanı sarsıntıya uğratır. Dolayısıyla insanın hem kendisiyle hem de beşeri ilişkilerinde yara almasını neden olur.
Öyle düşünüyorum...
Kirli bir hava ortamında ne derece yeterli oksijen alınabilir? Yada Kaybettiğimiz değerli bir eşyayı farklı bir yerde aramak ne derece doğru sonuca ulaştırır? Hakikati bulmak, öğrenmek ve elde etmek adına doğru kitap seçimi, doğru bir arkadaş edinimi ve isabetli bir tercih/ arama yöntemi çok önemli..
Reklam
Ömürden eriyip giden zaman...
Küçük bir altın parçasının çöpe atılmasına kimse kayıtsız kalamazken -ilginçtir ki- milyonlarca altın vererek satın alınamayacak zamanın boş işlerle heder olmasına çoğunlukla kayıtsız kalınmaktadır. Dünya hayatında her şeyi satın almak veya geri almak az çok mümkündür, fakat geçen zamanı asla... Rivayet edilir ki ibn'ül cevzi okuma yazma hususunda o denli azimli ve titizdi ki hadisleri yazdığı kalemlerinin traş yontukları toplanıyordu. Bunlar o kadar çok olmuştu ki vefatından sonra gasil suyunun bunlarla ısıltılmasını vasiyet etti.. "İbnü'l vakti olmak yani ömrünün ve özellikle içinde yaşadığın vaktini kıymetini bilen ve onu en güzel biçimde değerIendiren olmak ümidiyle.. (zamanın kıymeti kitabından alıntı)
Gönül erbabı "âlimlerin/zahitlerin" sıradan Müslümana göre farklı bir "nitelikte" olmaları, onların "eşya"ya yaklaşımında yatıyor. Onlar eşyaya sahip olur ama onunla musahebe etmekten beri dururlar. Zira "eşya ile musahebe demek, ona sevgi yüklemek demektir. Bu sevgi ise, bağlılığı ve esareti beraberinde getirir. Yani bu da eşyaya "kulluk" ile neticelenir. Aslında onlar aynı zamanda gerçek sarraftırlar. Çünkü dünyaya gerektiği kadar değer biçerler. Kıymeti ne ise onu verirler. Allah'ım sen bizi zahitlerin izinde gidenlerden eyle. Dünya'da kazanıp görünüp de ahirette kaybedenlerden eyleme. (M.k)