sevgili ablam hep şöyle der: "dünyanın sonundan başka hiçbir şey, dünyanın sonu değildir." bu bilginin kesin olmasına bayılıyorum. geçmişe dönüp şöyle bir bakınca bir sürü kıyamet atlattığımızı ancak hiçbirinde kıyametin kopmadığını görüyorum. ya birileri bizimle fena halde dalga geçiyor ya da her şey gerçekten bu kadar saçma, bir türlü kestiremiyorum.
"ne zamandı bilmiyorum, yaşadıklarından sana kalan tortu, seni olduğun yere çakan, olduğun yerde fırtına koparan korku, kendi sarmalında döndün, döndün, sanma ki daha dönmeyeceksin kalsan da bir yer için, aslında hep gidiyorsun."
"güzel bir kitap okumak ve ömrümün geri kalanını o kitabı okuduğum yerde geçirmek istiyorum," demişti o. sonra da bana dönüp sormuştu: "insan güzel bir kitap okuduğu yerden nasıl ayrılabilir?"
“güzel başlayan bazı romanlar ilerledikçe sarpa sarmaya başlar da bir umut okumaya devam edersin ya, hah işte ben öyle yapmayı bıraktım. neresinde kaldığımı unutmayayım diye değil, tam da neresinde vazgeçtiğimi hatırlayayım diye sayfayı köşesinden katlayıp rafa kaldırıyorum.”