Yağmurun hızlanması, görüş alanının boşalması, algıların bulanıklaşıp birbirine karışması, buna karşılık düşüncelerin kesinlikle netleşip zihne yerleşmemesi, onların da birbirine geçip tümüyle silinip gitmesi; sonunda bir şey kalmaması: Daha çok çocuklarda rastlanan bu duruma, 'olmayacak hayaller kurmak,' denirdi.
Yalnızca insan doğrulup iki ayak üstünde durabiliyordu, evet, yalnızca o böyle yapabiliyordu ama uyuyup dinlenmek için, aşk için, ölüm için uzanıp yatıyordu - ve yatışın bu üçlü niteliğiyle de başka bütün canlılardan ayrılıyordu.