Bir dakikada altmış saniye,bir saatte altmış dakika olmasını gerektiğini söyleyen babillilerdir.Ayrıca bir çemberde 360 derece ve bir haftada yedi gün bulunduğunu söyleyenler de onlardır.
Sayfa 9 - AlfaKitabı okudu
Hindistan ve Matematik
En ünlü Antik Hintli matematikçi Brahmagupta, 7. yüzyılda prizmaların ve diğer geometrik şekillerin hacimlerini hesaplamaya çalıştı. "O" rakamından söz eden ilk kişi oldu ve O'la çarpılan her sayının "0" olduğunu biliyordu. Bir diğer Hintli matematikçi Bhaskara (d. 1115) bir sayı O'a bölündüğü zaman sonucun sonsuz olacağını bulduğunda aradan neredeyse 500 yıl geçmişti. Bu kavramlar olmadan dünyanın modern matematiksel açıklamaları imkânsız olurdu.
Reklam
ÇİN VE İNANÇ
Çinliler, usta kimyacılardı. En iyilerinin birçoğu Taoistti; yani MÖ 6. yüzyılla 5. yüzyıl arasında yaşamış Lao Tsu'nun izinden giden bir dini cemaatin üyesiydi. (Tao, "yol" anlamına gelir.) Diğerleri, Konfüçyüs veya Buddha'nın izinden gitti. Bu dini liderlerin felsefeleri, takipçilerinin evrenin araştırılmasına ilişkin tutumlarını etkiledi. Din insanların kendi çevrelerine bakışını her zaman etkiler.
ÇİNDE DEĞİŞMEYEN YAZI SİSTEMİ:İDEOGRAF
Çin'deki yazı sisteminde "ideograf" adı verilen objeleri temsil eden küçük resimler kullanıldı. Bizim gibi alfabe kullananlara garip gelse de bu yazı sisteminde küçük resimleri yorumlamayı bilmek, çok ama çok eski Çince metinleri daha güncel metinler kadar kolay okuyabileceğiniz anlamına gelir.
ÖLÜMDEN SONRASI VE FİRAVUNLAR
Firavunların ilahi olduğuna ve öldükten sonra yaşayabildiğine inanılıyordu. Aslında dev anıt mezarlar olan piramitlerin inşa edilmesinin bir nedeni de buydu. Firavunlar, akrabaları ve diğer önemli kişiler öteki dünyadaki yeni bir hayatı beklemek için hizmetkârlar, kediler, köpekler, eşyalar ve erzaklarıyla birlikte bu dev yapıların içine yerleştirildi. Mısırlılar önemli kişilerin vücutlarını muhafaza etmek için (nede olsa ölümden sonraki hayata çürümüş ve kokmuş bir halde başlayamazlardı) cesetleri mumyalamanın yollarını geliştirdi. Bu öncelikle iç organların çıkarılmasını gerektiriyordu (beyni burun deliklerinden çekip çıkarmak için uzun bir kanca kullanılıyordu) ve çıkarılan organlar özel kaplara konuyordu. Vücudun geri kalanını korumak için çeşitli kimyasal maddeler kullanılıyordu. En sonunda ketene sarılan ceset, mezarındaki ebedi istirahatgâhına yerleştiriliyordu.
MISIR'DA İNANÇ VE ASTROLOJİ
Mısırlıların astronomisi, Babil'deki astronomiye benzerdi ama ölümden sonraki hayata büyük ilgi duyan Mısırlılar yıldızları gözlemlerken daha çok pratik kaygılar gütmüştü. Takvim sadece en uygun ekim zamanını veya Nil'in taşma olasılığını haber verdiği için değil, aynı zamanda dini bayramları planlamalarına imkân tanıdığı için son derece önemliydi. Mısırlıların "doğal" yılı 360 gündü: On günlük üç haftada oluşan on iki ay vardı ve mevsimlerin kaymasını önlemek için yılın sonuna ekstradan beş gün ekleniyordu. Mısırlılar, evrenin dikdörtgen bir kutu şeklinde olduğuna inanmıştı. Dünya bu kutunun dibindeydi ve Nil Nehri dünyanın tam ortasından geçiyordu. Yılın başlangıcı, Nil'in taştığı tarihe denk düşüyordu ve sonunda bunu en parlak yıldız olan Sirius'un gökyüzünde yükselmesiyle ilişkilendirdiler.
Reklam
496 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.