Biraz kafasını dinlemek, şehir hayatından uzaklaşmak isteyen genç bir adam kırsalda bir ev kiralar. Evine vardığında ev sahibi ile görüşmek ister ve onun evine gider. Gittiği evde pek hoş karşılanmaz hatta ev sahibi zengin olmasına rağmen yabani, konuşmayan, hırçın biridir. Diğer ev sakinleri ise yaşlı bir erkek hizmetçi, konuşmayı bile bilmeyen en az ev sahibi kadar yabani genç bir adam, gözlerinde öfke ve nefret olan güzel genç bir kızdır. Kiracı gerisin geri evine döner. Yanında çalışan kadından ev sahibi sorar ve aşk, dram, yaşam, ölüm, keder, hüzün, hırs, ihanet dolu hikayemiz burada başlar. Ev sahibinin, genç adamın ve genç kızın hayatını yaşlı hizmetçi kadının ağzından öğreniyoruz.
Yıllar geçse de unutmayacağım bir kitap oldu. Daha önce benzeri tarzda yazılmış bir kitap okumamıştım. Başroldeki karakterlere aşırı sinir oldum. Bu nasıl bir hırs ki herkesi, her şeyi hatta insanın kendisini bile yok edebiliyor. Okumadan önce Gurur ve Önyargı tarzı bir şey okuyacağımı düşünmüştüm ama alakası bile yoktu. Nasıl bitecek acaba diyerek sonlara doğru durmadan okudum ve tahmin ettiğim olasılıklardan biriyle bitmesine sevindim. Herkesin seveceği bir kitap diyemem ama farklı bir şeyler okumak isterseniz mutlaka okuyun derim çünkü dediğim gibi her zaman aklımda kalacak bir kitap olduğunu düşünüyorum.