Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ğ

Ğ
@wtfis
122 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Yüze bakma, Küçük hanım, kalbe bak.
Sayfa 448
Reklam
Onu üzmektense ondan kötü muamele görmeyi tercih ederdi. Bütün acıyı kendine saklamıştı.
Sayfa 447
Akla yakın olmayan bir açıklama ama, bununla yetiniyordu, çünkü Phoebus'ün hâlâ kendisini sevdiğine, yalnız kendisini sevdiğine inanmaya ihtiyacı vardı.
Sayfa 438

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Açıklanması zor olan da şudur ki bu ihtiras ne kadar kör olursa o ölçüde de inatçıdır. En çok da mantıksız olunca sağlamdır.
Sayfa 438
İçindeki her şeyi yıkan uğursuz sarsıntılar dizisinden sonra, ruhunda ayakta kalan bir tek şey, bir tek duygu bulmuştu: Yüzbaşıya olan aşkı. Çünkü aşk bir ağaç gibidir, kendi kendine biter, köklerini bütün varlığımızın derinliklerine kadar uzatır, çoğu zaman da harabe halinde bir kalbin üzerinde yeşermeye devam eder.
Sayfa 438
Reklam
Mezarının bir anahtarını yedekte saklayan bir ölü gibiydi.
Sayfa 437
Aşırı sevinç gibi aşırı keder de ancak pek az süren şiddetli bir duygudur. İnsan kalbi aşırılıkta uzun zaman kalamaz.
Sayfa 437
"Oysa ben zindanı kendi içimde taşıyorum; kış, buz, umutsuzluk benim içimde; ruhumda gece karanlığı var. Ne acılar çektiğimi biliyor musun?"
Sayfa 388
-"Dinle. Sana rastlamadan önce, küçük hanım; mutluydum..." Esmeralda hafifçe içini çekti: - "Ben de." -"Sözümü kesme. Evet, mutluydum, hiç olmazsa öyle sanıyordum."
Sayfa 383
Ona öyle geldi ki kalbinin bütün yaraları aynı zamanda açılıyor ve kanıyordu.
Sayfa 382
Reklam
"Evet!" dedi. "Gün herkesindir. Niçin bana yalnız geceyi veriyorlar?"
Sayfa 381
Artık acı çekecek durumda bile değildi.
Sayfa 378
Ne yazık ki, Claude, sen aynı zamanda sineksin de! -Bilime, ışığa, güneşe, ezeli gerçeğin sonsuz aydınlığına ulaşmaktan başka bir tasan yoktu. Öbür dünyaya, ışık, zekâ ve bilim dünyasına açılan göz kamaştırıcı pencereye doğru atılırken, sen ey zavallı kör sinek, çılgın bilgin, kaderin ışıkla senin arana gerdiği o incecik örümcek ağını görmedin; hiçbir şey düşünmeden, her şeyi göze alarak kendini oraya attın, sefil çılgın! İşte şimdi de, başın parçalanmış, kanatların kopmuş, kaderin demir telleri arasında çırpınıp duruyorsun!
Sayfa 329
Fedakârlığı sayar, yüceltir, gerektiğinde kutsallaştırırlardı ama, onun acılarını incelemez, pek de acımazlardı. Arada sırada zavallı tövbekâra, çilekeşe bir parça yiyecek getirirler, yaşayıp yaşamadığını anlamak için delikten bakarlardı. Onun adını bilmezlerdi, kaç yıldan beri ölmeye başladığını hayal meyal bilirlerdi. Bu mahzende çürüyen canlı iskelet hakkında bir şeyler soran yabancıya komşular sadece: "Dünyadan elini eteğini çekmiş biri" der geçerlerdi.
Sayfa 233
Geri111
180 öğeden 166 ile 180 arasındakiler gösteriliyor.