Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Birçok erkek bir kadının açıklığının onun kadınlığını yok ettiğini düşünüyor. Onun için kadınları çeşitli kılıklara sokmaktan, kaçamak yapmaktan, aldatma ve aldatılma oyununda onlara katılmaktan hoşlanıyorlar." "Sonra da kadınları yalnızca bir cinsel haz kaynağı olarak görüyorlar." "Güçlü bir kişiliği olan, zeki bir kadının dişiliğini anlayan erkeklerin sayısı fazla değil." "Bir kadının vücudu ne kadar güzel olursa olsun, aptalsa, zayıfsa, yapmacıksa ya da kendinden emin değilse, gerçekten kadınsı değildir o." "Çoğu kadın erkekliğin bir adamın sekste iyi olup olmadığıyla ölçüldüğünü düşünür." "Bir erkek sekste ne kadar iyi olursa olsun, aptalsa, zayıfsa, yapmacıksa ya da kendinden emin değilse, gerçekten erkeksi değildir."
Sayfa 86 - EverestKitabı okudu
Eğer bütün iyi değilse parçaların iyi olmasını imkan yoktur. Bedenimizin ya da diğer şeylerin kötü ya da iyi olmalarının tek nedeni ruhlarımızdır. Ruhlar sadece gözleri değil tüm bedeni etkilerler. Bu nedenle de bedenin ya da başın tedavi edilmesi için öncelikle ruhun tedavi edilmesi gerekir. Ruhun tedavisi için ise büyülü sözleri ihtiyaç vardır.
Sayfa 51
Reklam
Önceki günden beri, yaşam hepimize daha ağır ge­liyor. Mutluluğu görür gibi olduk ama avuçlarımızdan sıyrılıp kaçtı. Yeniden insan olabilmek için çok basit bir şey gerektiğini anladık. Ama bu şey bir türlü gerçek­leşmiyor, biz yeniden hayvana dönüyorduk. Görünme­yen, adını bilmediğim bir gücün oyuncağıydık, bu güç kör mü, duygusuz mu, yoksa tam tersine bilinçli ve kur­naz mı? Önceki günden beri bunu çok düşündüm; bir alınyazısı diyordum bu güce, bir Şeytan, bir Tanrı. Bu güç evreni yönetiyor, düşündüklerini gerçekleştirmek için -kimbilir neydi düşündükleri- sırasıyla, bir barış­tan yararlanıyordu, bir savaştan. Bugün sıra savaştaydı, barışseverlerin vay haline! Düşündükçe kendime daha çok soru soruyorum. Kör ya da bilinçli, evet ama ger­çekten çok güçlü mü? Güçlüyse ona nasıl karşı koyarız? Onunla yararlı bir anlaşmaya varıp direnmeden kade­rimize boyun eğsek, bütün bedenimiz ve ruhumuzla savaşsak, böylece de elimizden geldiğince düşündükle­rinin gerçekleşmesine yardım etsek daha iyi değil mi? Ama çok güçlü değilse, ona direnmek, yüreğimizi dol­ duranlara çok daha uyan kendi görüşlerimizi gerçek­leştirmek, yeryüzünde doğanın, insanoğlunun üstün­lüğünü sağlamak doğru olmaz mı? Boyun eğmek mi, direnmek mi? Kafam, bir yanıt bulamadan bu iki soru karşısında bocalıyor, oysa mutluluk ve başarı, yapılacak bu seçime bağlı.
Biriyle kavga ettiğimizde, hiç şüphe yok ki, o kişi hakkında olumsuz, mantıksız, kendine zarar verici şekilde düşünürüz. Savunmacı oluruz, hayal kırıklığına uğrarız ve o insanı daha da uzaklaştıracak dayatmalarda bulunuruz. Ama ya bu çarpıtılmış düşünce kalıpları ve işlevsel olmayan davranışlar çatışmanın sadece belirtileriyse, asıl nedenleri değilse? Sonuçta zatürre olan insanlar deli gibi öksürür, ama öksürük zatürreye neden olmaz. Ayrıca zatürreyi, hastaya öksürmemesini söyleyerek tedavi edemezsiniz. Akciğerleri istila etmiş bakterileri öldürmek zorundasınız.
Herkes satın aldıklarını götürmeye geldi -mandradaki inekler, ördekler, tavuklar, on bir tane fino köpeği, çiftlik gereçleri, kayıklar, güzelim kasap bıçaklarıyla tezgâhlar, dört tane bitirim Angus, konserve ve sosis yapma makineleri; işleyen, iyi bir çiftliğe gereken yüzlerce küçük ayrıntı. Bunları bir daha alamayacağımı o gün de biliyordum. Yine de, hiç değilse bir zamanlar onlara sahiptim ya, diye düşünüyordum. Evet bunca yıl geçtiği halde, bugün de böyle düşünüyorum.
Sayfa 121 - Can YayınlarıKitabı okudu
"Bir kitapta eylemin doğru ya da yanlış olduğunu belirleyen şeyin durum olduğunu, eylemin durumun ya içinde ya da dışında bir hakikat olduğunu okumuştum. O kitapta, sebebi aşk olan eylem iyidir, diye yazıyordu. Ben bu cümleyi, eğer sebep aşk değilse o zaman eylem de iyi değildir, anlamında okumuştum."
Sayfa 175 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Biraz titreşiyor, (güneşin altındaki bir sineğinkinden daha az), kolayca gülüp ağlıyor, çabucak mutlu ya da mutsuz oluyor, sonra da resim, yontu, beste yapıp, kitap yazıyorsunuz. İşte sana sanat! Oysa, yetenekli, iyi yürekli, hatta başkaldıran biri olmak yeterli değildir." “Nasıl olur?” diye bağırdı Petrov. Bunlar üstün nitelikler değil midir?” “Niteliktir ama, su verilmemiş çeliğin nitelikleridir. Ancak, granit parmakla kazılamayacağı gibi, insan bayağılıklarının derinlikleri de iyi niyetle falan yok edilemez. Oysa sanatçı yalnızca bunu yapmalıdır. Kimsenin ayak basmaya cesaret edemeyeceği yerlerde yürümeli, gelecek yaşamların taşlı yamaçlarında patikalar açmalı, ardında kendi etinden kopmuş kanlı parçalar bırakarak, bunları düzleyip geçebilecek duruma getirmelidir; çünkü gerçek sanatçı, güneş kadar eli açık ve kayıtsızdır. Böyle değilse, buna burnunu sokmamalıdır! Madene inip kıçlarımızı ısıtmamız için kömür çıkaran işçi insanlığa daha çok yararlıdır.
Sayfa 180 - Yeryüzü Yayınevi, Bilinmeyen
"İyi olmak insanın doğasıyla uyumlu olmaya çalışmasıdır." "Başkalarıyla uyumlu olmaya çalışınca uyumsuzluk baş gösterir. Bir insanın yaşamındaki en önemli şey kendi yasamidir. Komşunun yaşam şekline gelince; insan, yobaz ya da Püriten değilse ahlaki değer yargılarıyla caka satmamalı, çünkü başkalarının yaşam şekilleri bizi ilgilendirmez. Ayrıca nihai hedef birey olmayı basarabilmektir."
"İyi olmak insanın doğasıyla uyumlu olmaya çalışmasıdır." "Başkalarıyla uyumlu olmaya çalışınca uyumsuzluk baş gösterir. Bir insanın yaşamındaki en önemli şey kendi yasamidir. Komşunun yaşam şekline gelince; insan, yobaz ya da Püriten değilse ahlaki değer yargılarıyla caka satmamalı, çünkü başkalarının yaşam şekilleri bizi ilgilendirmez. Ayrıca nihai hedef birey olmayı basarabilmektir."
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Reklam
herkes gibi ben de bakıyor muyum görüyor muyum bordasına tutunmaya çalışıp geminin biliyorum aşkları var ama nasıl tarabya'da aşk ya da terman'da kuşkusuz bir sözcük bağlar bizi tarabya'da da terman'da da kendi gerçeğini bulan ermiş kuşkusuz doğruyu söylüyordu bulaştırmıyor hiç değilse gökyüzünü baktığı topraktan kurmuş
Sayfa 78 - Ayyıldız Matbaası - Ankara - 1978, BANA DEĞEN DÜNYA
Son derece zeki, her şeyi seviyeli bir bakış açısından gören, kimse hakkında kötü bir söz söylemeyen bir kadın, son derece önemli mektuplarınızı kendisine rahatlıkla teslim edebileceğinizi kendi söylediği halde cebinde unutur, çok önemli bir randevuyu kaçırmanıza sebep olur ve bir özür bile dilemeden gülümser; çünkü saatten hiçbir zaman haberi
Sayfa 284Kitabı okudu
İyi olmak insanın doğasıyla uyumlu olmasıdır. Başkalarıyla uyumlu olmaya çalışınca uyumsuzluk baş gösterir. Bir insanın yaşamındaki en önemli şey kendi yaşamıdır. Komşunun yaşam şekline gelince; insan, yobaz ya da Püriten değilse ahlaki değer yargılarıyla caka satmamalı, çünkü başkalarının yaşam şekilleri bizi hiç ilgilendirmez. Ayrıca nihai hedef birey olmayı başarabilmektir. Modern ahlak, insanın kendi döneminin standartlarını benimsemesinden ibarettir. Bence kültürlü bir insanın kendi döneminin standartlarını benimsemesi ahlaksızlığın en büyüğüdür."
ESİR, sömürülen, koloni yapılan ülkelerden Meclis'e ve M. Kemal Paşa'ya kutlama telgrafları yağmaya devam ediyordu. Dünya Türk zaferi ile tarihin büyük kırılmalarından birini yaşamaktaydı. Bu büyük olay, zaman içinde, doğrudan ya da dolaylı olarak, Müslüman ya da değil, bütün mazlum milletleri etkileyecekti. Bağımsızlıkları için destek isteyenler çoktu. Bugün de Mısır Kadınlar Derneği Başkanı Lebibe Ahmet Hanım zaferi kutluyor, Türkiye'nin Mısır'ın ve Sudan'ın bağımsızlığına destek vermesini istiyordu. M. Kemal Paşa ziyarete gelen Refik Şey ket Bey'e telgrafları gösterdi, "Bir millet bağımsız olmak için kendi bir bedel ödemeye hazır değilse kim ne yapabilir.." dedi, "..Biz can havliyle dirildik, uyandık, olağanüstü bir iş başardık. Şimdi bu uyanışı sürekli kılmak için çalışmalıyız." Refik Şevket Bey "Umarım artık uyumayız" dedi. M. Kemal Paşa daha da ciddileşti: "Emperyalizm bizi affeder mi? Yüz yıllık emeğinin ürünü Sevr'i ve Üçlü Anlaşma'yı tarihe gömdük. Hevesi kursağında kaldı. Affetmez. Bizi yine uyutmak, istediklerini yaptırmak isteyecektir. Onun için gözümüzü daima dört açmalı ve çok çalışmalıyız. Tarihimizi iyi bilmeli, bağımsızlık bilincini güçlendirmeliyiz
Sayfa 141Kitabı okudu
Benim için önemli olan hikayenin sağlamlığı. Konuya iyidir ya da değildir. Eğer konu sağlam değilse en iyi yazar bile bir şey yapamaz. Ama konu sağlamsa en kötü yazar bile işi batıramaz.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.