"Ama sonsuz yaşam üzerine ant içerim, bakışları, bütün o olağandışı görünüşü öyle kadir-i mutlak bir fikrin bedene bürünmüş haliydi ki, en zekice sözcük bile yanında anlamsız kalıyordu."
"Yirmi yıldır her pazar günü kiliseye gidiyorsanız elinizde dindar olduğunuza dair kanıt var demektir. Her gece bir saat biyoloji çalışıyorsanız elinizde çalışkan olduğunuza dair kanıt var demektir. Kar yağarken bile spor salonuna gidiyorsanız formda olmaya baş koyduğunuza dair kanıtınız var demektir. Bir inanç için ne kadar kanıtınız varsa ona o kadar çok inanırsınız."
"Maymunlar, köyün kıyısında, yardım olsun diye, elektriği olmayan okulumuza yolladığınız eski bilgisayarlardan oluşan dağın tepesinde oynuyorlar. Ülkemin geleceğini aldınız ve kendi geçmişinizin aletlerini yolladınız. Tohumumuz yok ama kabukları var. Ruhumuz yok ama kafatasları var."
"Onun için özgürlük, kendi seçtiği hayatı yaşayacağı uzun bir gelecekti. Benim gibi bir kız için özgürlük, her günün sonunda sağ olarak çıkabilmektir."
"Aşık olduğumda asıl zor olan bendeki su götürmez değişikliği gizlemekti. Kendimi muhteşem hissediyordum. Cildim ışıldamaya başlamıştı. O kadar aşikardı ki, fondötenle gizlemeye çalışsam da nafileydi; düpedüz hayat saçıyordum."
"Burada hiç keçi yok. Bu yüzden bu kadar güzel çiçekleriniz var."
"Sizin köyünüzde keçi mi vardı?"
"Evet ve bütün çiçekleri yerlerdi."
"Üzüldüm."
"Üzülme. Biz de keçileri yerdik."
"Politik olarak yanlış taraftaysan, canını yakarlar. Ve ailenin de canını yakarlar. Ve bu acı, haftada bir kez dondurma yiyememek gibi bir şey değildir. Benim için acı, aynı senin gibi çocuklarının kanına uyanmaktır; evinin ebediyen sessizleşmesidir."
"Bu hiç bitmeyecek," dedim, "sence, Küçük Arı?"
"Ay ne kadar kaybolsa da, günün birinde yine parlayacaktır. Köyümde böyle derdik biz."
"Nisan yağmurları mayıs çiçeklerini getirir. Bizde de böyle derler."
“Bir yara izinin asla çirkin olmadığı konusunda bana katılmanızı rica ediyorum. Yara izini yapanlar bunun aksini düşünmenizi isterler . Ama siz ve ben, onlara kafa tutma konusunda bir anlaşma yapmalıyız. Bütün yara izlerini bir güzellik olarak görmeliyiz. Tamam mı? Bu bizim sırrımız olsun. Çünkü, tecrübelerime dayanarak söylüyorum, ölürken yara izi olmaz. Yara izi “Ben kurtuldum” demektir."