Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Benzeri görülmemiş bir yabancılaşmadan mustaribiz. Birbirimizden hiç bu kadar kopmamış, daha yalnız olmamıştık." Yalnızlığın Felsefesi, Lars Svendsen
Yalnızlığın Felsefesi
Yalnızlıkta, insan kendisiyle bir başınadır, oysa tek başınalıkta kendisiyle birliktedir. LARS SVENDSEN
Reklam
Yalnızlıkta, insan kendisiyle bir başınadır, oysa tek başınalıkta kendisiyle birliktedir. LARS SVENDSEN | YALNIZLIĞIN FELSEFESİ
Yalnızlığın Felsefesi
Yalnızlığın Felsefesi
kitabın giriş kismini okudum. Boyle yazmak motive ediyor ....
Gidişat onu gösteriyor ki biraz yaşlanmaya ihtiyacımız var. Hızlı yaşa cesedin yakışıklı olsun felsefesi ile yaşayanların dünyayı ne hale getirdiği ortada. Yaşlılık, ihtiyarlık deyince diğerlerinin tersine benim özlemle beklediğim birşey oldu her zaman. Artık dolambaçlı gönül oyunlarına fazla yer kalmadığı, dar alanda kısa paslaşmaların bittiği güzel bir dönem bana göre. Herşeye sıfırdan başlayacak vakit ve enerji yok, evet keyfinize göre kimseye kredi açmadığınız, ne kadar ekmek o kadar köfte dediğiniz için kafanız daha rahat. Açık oynamak daha az yorucu. Gençliğinizdeki gibi kendinizi ölümsüz hissetmediğiniz için zamanın değerini biliyorsunuz. Kendini ispatlama diye bir dert yok, sürünmek zorunda değilsiniz başkalarının keyfine göre. Kaptı kaçtılar zaten problem değil tabii ama kendisinin bile ne hissettiğini bilmeyen kendini samimi zannedenlere karşı bile hazırlıklısınız. Eskiden olduğu gibi yalnızlığın etkisi ile serap görme ihtimaliniz zayıflıyor. Hayatın daha çok değerini bilen bakış açısı ile kendinize ve gelişiminize daha çok önem veriyorsunuz. Sözlerden daha çok eylemlerin önemli olduğunu öğrendiniz. Artık kanatlarınız var ve yukarıdan bakıp herşeyi daha iyi görebiliyorsunuz. Özellikle sizi kimin gerçekten sevip sevmediğini..
Reklam
Yalnızlık Üzerine
Foucault yalnızlığı üç farklı kategoriye ayırmaktadır. Bunlardan birisi iktidarların dayattığı yalnızlık, diğeri iktidarları- egemen olanları korkutan yalnızlık (asi- başkaldıran insan modeli), sonuncusu ise içsel yalnızlıktır ki bu iktidar şartlarını aşan bir türdür. Bu tür yalnızlıkta; bireyin iç dünyası diğerlerinden farklıdır ve aşkındır, tek olma hissiyatı ve farkındalığı üst seviyededir. Foucault, tarihsel incelemeleri ve araştırmalarına göre bu yalnızlık türlerini de örneklendirir. İlk yalnızlık türüne 17. yüzyılda Fransa’da yaşanan ve Fransız Devrimi’ne yol açan halkı bölerek yalnızlaştıran yalnızlık ya da modern çağda neredeyse her coğrafyada karşımıza çıkan fikri, siyasi bölünmeyle hissedilen yalnızlığı örnek verir. İkinci yalnızlık kategorisi olan başkaldıran insanın yol açtığı yalnızlıkta en eski örneklerden birisi Sokrates’tir. İktidarın kurulu düzeninin karşısına çıkar, sorgular; gerçek bilgiyi, doğru yönetimi arar. Bu da onu başkaldıran, herkesten ayrılan ve yalnız hissettiren bir karaktere dönüştürür. Zaten bildiğimiz üzere de iktidarı tedirgin eden bu durum, Sokrates’in ölüme mahkum edilmesiyle son bulur. Bir diğer önemli örnek kişilik de ‘Başkaldırıyoruz, öyleyse varız..’ diyen ve başkaldırı felsefesi diye tanımlanan radikal görüşlere sahip Camus’dur. İç dünyanın farklılığı ve tek olma hissine dayanan yalnızlığın önemli örneklerinden birisi ise varoluş kaygısı ve farklılaşma, insanların ve diğer canlıların kurban olması hislerini işleyen Sartre’dır.  Filozofun, ‘Cehennem başkalarıdır...’ sözü de bu durumun bir özeti mahiyetindedir. ~alıntı~
''Artık sadece kendimin yarısıyım.'' Lars Svendsen / Yalnızlığın Felsefesi
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.